Strict Standards: Non-static method HTML_content::TOC() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 525
ACI NİNNİ
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Uyusun ay büyüsün
Camlar buğulanmasın
Sen uyu uyusun
Bulutlar uyanmasın
Işıklar uyanmasın
Camlar buğulanmasın
Sen uyu uyanmasın
İstanbul uyusun
Karagümrük uyusun
Fatih uyusun
Atatürk bulvarında rüyalar büyüsün
Sen uyu uyusun
İstanbul uyanmasın
Gemiler uyanmasın camlar buğulanmasın
Cibali uyanmasın kalbim buğulanmasın
AH!..
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Yüzünün yarısı göz kadife yansımalı
Bulutlu siyah ah bulutları eflatun
O boy aynasından çıktı fransızın malı
Vişne asidi vardı tadında rujunun
Ah sinema yıldızı filan olmalı
Ağızlığı kristal son derece uzun.
Ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu
Kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam
Çok vapurun battığı bir liman orospusu
Bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam
Ay ışığında deniz akordiyon solosu
Pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam.
Bir kibrit çakıldı mı ah yağmurluklu kız
Alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor
Ah çocuk yüzünde gül goncası ağız
Saçlarından incecik su tozu dökülüyor
Sığınak gibi derin ağaçlar gibi yalnız
Karartma başlamış ışıklar örtülüyor
Tavana asılmış sosyalist saçlarından
Ah sabah sabah omuzları kan içinde
İşkence sonrası genç bir kadın militan
Yığınlar uğulduyor hummalı gençliğinde
Adı bile çıkmamış dudaklarından
Doğru yaşadığının sımsıkı bilincinde
An gelir
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski, o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet.
şarkılar susar heves kalmaz
Şataraban ölür.
şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür.
"an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan.
sehpada pir sultan ölür
son umut kırılmıştır
kaf dağı' nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar Baki
çeşmelerden akar Sinan
an gelir
-la ilahe illallah-
kanuni Süleyman ölür.
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatli bir bombadır patlar
an gelir
Attila ilhan ölür.
BÖYLE BİR SEVMEK
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular,
Böyle bir sevmek görülmemiştir.
Hayır sanmayın ki beni unuttular
Hala ara sıra mektupları gelir
Gerçek değildiler birer umuttular
Eski bir şarkı, belki bir şiir.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular,
Böyle bir sevmek görülmemiştir.
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kim bilir.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular,
Böyle bir sevmek görülmemiştir.
CİNAYET SAATİ
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Haliç’te bir vapuru vurdular dört kişi
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli Cafer, İsmail, Tayfur ve Şaşı
Maktulün Onbeş yıllık arkadaşı
Üç kamarot öteki aşçıbaşı
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Cinayeti kör bir kayıkçı gördü
Ben gördüm kulaklarım gördü
Vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü
Hiç biriniz orada yoktunuz
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Onüç damla gözyaşı saydım
Allah'ına kitabına sövüp saydım
Şafak nabız gibi atıyordu
Sarhoşdum kasımpaşa’daydım
Hiç biriniz orada yoktunuz
Haliç’te bir vapuru vurdular dört kişi
Polis katilleri arıyordu
Deli Cafer, İsmail, Tayfur ve Şaşı
Üzerime yüklediler bu işi
Sarhoşdum kasımpaşa’daydım
Vapuru onlar vurdu ben vurmadım
Cinayeti kör bir kayıkçı gördü
Ben vursam kendimi vuracaktım.
GREV (DİLEKÇE)
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Oy bilesen ki ben haa
Taş döven demir döven
Oy bilesen ki ben haa
Toz toprak içinde şanlı
Sıfatatım kat’ i çopur
Ellerim mağrur yağlı
Oy bilesen ki ben haa
Yerden cevahir söken
Zincirini yitirmiş dev
Erken üzredir feryadım
Grev hakkımı isterim
Grev hakkımı isterim
Grev hakkımı isterim
Grev!..
HAÇAN ÖLESİM GELİR
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Haçan demir dökende
Ateş yiyesim gelir
Gök sofraya çökende
Doruklardan sesim gelir.
Dağdan yürek sökende
Kurşun dökesim gelir
Çatal şimşek çakanda
Yağmur perde çekende
Derya göğe çıkanda
Haçan ölesim gelir.
HİÇBİR ŞEYİMSİN
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Sen benim hiç bir şeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın anlaşılmaz
Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykum arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak
Sen benim hiçbir şeyimsin.
JİLET YİYEN KIZ
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
O kızı nerde nasıl görsem
Aklımı başımdan alır ağzı
Saçları şıra köpüğü desem
Kaşları bıçak izi kırmızı
Yakut pulları mı bu ne görkem
Kanlı gözbebeklerindeki yazı
Beni nasıl büyüledi bilmem
Kirpikleri örümcek kırmızı
Kızıl demirden bir ünlem
Salınması yangın yalazı
Korkmasam öpmeye eğilsem
Dişleri elektrik kırmızı
Jilet yiyen kız Merih’li gecem
Birlikte bulacağız belamızı
Sonumuz kuşkusuz cehennem
Kırmızı kırmızı kırmızı
Çarpılmışım başım sersem
Sevdim jilet yiyen kızı
Göğsündeki kumrulara değsem
Gagaları zehirli kırmızı
İçerse kezzap içer hem
Sarhoş da olmaz azıp bazı
Yasak bölgelerine insem
Tüyleri ısırgan kırmızı
Gece gündüz tek düşüncem
Kasıklarımdaki ince sızı
Artık kimseyle sevişemem
Anladım sevişmek kırmızı
Jilet yiyen kız Merih’li gecem
Birlikte bulacağız belamızı
Sonumuz kuşkusuz cehennem
Kırmızı kırmızı kırmızı
LİLİ MARLEN TÜRKÜSÜ
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Akşam olur mektuplar hasretlik söyler
Zagrep radyosunda Lili Marlen türküsü.
Siperden sipere ateş tokuşturanlar
Karanlıkta dem tutan ishak kuşu.
Biz insanlar/dünyalılar yemin ettik imanımız var
Hürriyet için, hürriyet aşkına
Savulacak dönem
Savulacak düşman
Dehrin cefasını çektik
Sefasını süreceğiz.
Akşam olur mektuplar hasretlik söyler
Zagrep radyosunda Lilimarlen türküsü
Dost ağlar karanfilim, dost ağlar karanfilim
Marş söylemeden ölmek bize yakışmaz.
MAHUR
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.
Bitmez sazların özlemi daha sonra, daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.
RİNNA RİNNA NAY
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Melengecin dalında çifte sığırcık diley, çifte sığırcık
Ciğerime ateş değdi öley diley, öley gencecik
Zehir pamuk ırgatlığı gavur gündelikcilik
Rinna-rinna-nay-nay, yüreğim bölündü lay
Damarlarım delindi kan gider kan gider.
Melengecin dalında cifte saksağan diley, cifte saksağan
Boynumda dönüp batır öley diley şol kahpe devran
Ağlarım bir yandan, kan kusarım bir yandan
Rinna-rinnan-nay-nay, ellerim kırıldı lay
Gözüm seli duruldu kum gider kum gider.
Melengecin dalında çifte güvercin diley, cifte güvercin
Eğnimde göynek yok öley diley, ayağım yalın
Ölürsem kahrımdan öldüğüm bilin
Rinna-rinnan-nay-nay, yollarım kapandı lay
Bulutlar parçalandı gün gider gün gider.
Melengecin dalında cifte ispinoz diley, cifte ispinoz
Azıktan yetimim öley diley, katıktan öksüz
Dirliksiz düzensiz hanidir hürriyetsiz
Rinna-rinnan-nay-nay, künyemiz yazıldı lay
Kervanımız dizildi can gider can gider.
SEN EN İNSANSIN
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Yangınlar alevinden geçip de gelen dost
Yanar olmuş yüreğin, nar olmuş lilisan
Sen insansın, sen insansın, sen insansın sen insan
Sen insansın hey lilişan sen insansın sen insan.
Ağır başlı kitaplar senin adına
En yiğit besteler seni söyler
Dünyada şarkılar misali yaşayansın sen
Sen insansın, sen insansın iki milyar cansın
Sen insansın hey lilişan sen insansın sen insan
Sen insansın hey lilişan iki milyar cansın.
Yangınlar alevinden geçip de gelen dost
Yelken gibi açılmışsın zalim rüzgara
Hey lilişan hey lilişan
Gülmüşem ağlamışam
Bir tuhaflık olmuş olmuş
Dünyanın hali...
Sultan-ı Yegah
Attila İlhan
Şamdanları donanınca eski zaman sevdalarının
Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın
Tende nemli yumuşaklığı denizden gelen ahın
Gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın
YANGIN GECESİ
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
Yangın gecesinde giyinmiştim
Ateş İstanbul’ a bulaşmıştı
Yalnızdım, zehirdim, zehirliydim
Bütün köprülerim atılmıştı.
Gemileri ellerimle batırmıştım
İstanbul nefes nefes yanıyordu
Sen tutuşmuştun yanıyordun
Çığlıkların kulağımdan gitmeyecek.
Saçların tutuşmuştu yanıyordu
Ateş dudaklarına bulaşmıştı
Kimsecik yangını görmüyordu
Bir damlacık su vermiyordu.
Sen bir cehennemdin yanıyordun
İstanbul bir cehennemdi yanıyordu
Ben eski cehennemdim yanıyordum
Şiirlerim haykırmaya başlamıştı.
Duman beni boğmasa kör etmezse
Gözlerim kör olmasa ölmezsem
Seni görsem suçlu gözlerini görsem
Yangın gecesinde kaybolduğunu.
Başıma taş yağmasa düşmezsem
Gemiler ateş almasa gitmezse
İstanbul yanmasa sen yanmasan
Ben kendi kendimi yakacaktım.
|