Strict Standards: Non-static method mosMainFrame::sessionCookieName() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/frontend.php on line 34
Strict Standards: Non-static method hwd_vs_Config::get_instance() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/hwd_vs_videocontent.mambot.php on line 52
Strict Standards: Non-static method hwd_vs_Config::get_instance() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_hwdvideoshare/core/template.php on line 24
Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/phpInputFilter/class.inputfilter.php on line 457
Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/phpInputFilter/class.inputfilter.php on line 459
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 72
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 89
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 101
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 120
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 133
Strict Standards: Non-static method mosHTML::emailCloaking() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 136
Strict Standards: Non-static method mosHTML::encoding_converter() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/joomla.php on line 2365
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 133
Strict Standards: Non-static method mosHTML::emailCloaking() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 136
Strict Standards: Non-static method mosHTML::encoding_converter() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/joomla.php on line 2365
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 133
Yazar Administrator | |
Cuma, 22 Şubat 2008 | |
Strict Standards: Non-static method HTML_content::TOC() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 525
Yatakta dönüyor uyukluyordum Gözümün önüne geldi gülüşün. Uykumda adını sayıklıyordum Rüyama sımsıcak doldu gülüşün. Tebessümün her kapıyı açardı Bakışların sanki ışık saçardı Sana karşı benim gönlüm naçardı Yüzünde bir demet güldü gülüşün. O gülüşün rengi asla solmazdı Bir benzeri yoktu yeri dolmazdı Öyle ki tadına doyum olmazdı Şekerdi şerbetti baldı gülüşün. Öyleyken düşümde tatsız gibiydin Kaderine kırgın bahtsız gibiydin Umutsuz karamsar mutsuz gibiydin Yüzünde sarardı soldu gülüşün. Dedim ne yaptılar ne oldu sana Derdin derdim olsun söyle Hasan’a Ömrümü veririm bütün tasana Uykumu kaç kere böldü gülüşün.
Mehtabın boynu büküldü Sen gideli buralardan. Sanki yıldızlar döküldü, Sen gideli buralardan. Dağlar duman duman oldu, Kırlarda çiçekler soldu, Bülbül saçın başın yoldu, Sen gideli buralardan. Mevsimler hazana vurdu, Anıların nabzı durdu, Hasretin sabrımı yordu, Sen gideli buralardan. Çınarlar yaprağın döktü, Pınarlar suyunu çekti, Ceylanlar boynunu büktü, Sen gideli buralardan. Hasan sensiz olamadı, Hayattan tad alamadı, Başka kapı çalamadı, Sen gideli buralardan. Sen gideli buralardan.
Şairliğim hiç kalır cümle kursam binlerce Seni tarif edecek şiir yazmam imkânsız. Kalem kâğıt elimde sabahlasam günlerce Seni tarif edecek şiir yazmam imkânsız. En içli şarkıları bestelesem adına, Denk olmaz gülüşünün tebessümlük tadına, Kalem tükenir biter,eremez murâdına, Seni tarif edecek şiir yazmam imkânsız. Zümrütlü gözlerine bakıp ilham sağlasam, Hayalini kurdukça coşup coşup çağlasam, Her kıtanın sonunu adın ile bağlasam, Seni tarif edecek şiir yazmam imkânsız. En güzel sözcüklerle iltifatları dizsem Gönlümün süzgecinden duygularımı süzsem, Ozan olup söylesem, çıkıp diyarlar gezsem, Seni tarif edecek şiir yazmam imkânsız. Cemâlinin şavkından Ay utanır bükülür, Kahreder güzelliğin,mehtap gökten dökülür Bakışınla yıldızlar yerlerinden sökülür, Seni tarif edecek şiir yazmam imkânsız. Yaradanın ödüllü,imtiyazlı kulusun Saadetin menzili,sen ki aşkın yolusun Her ânın başka güzel,sürprizlerle dolusun Seni tarif edecek şiir yazmam imkânsız. Zerafette rakibin bileğini bükemez Güzellikte melekler eline su dökemez Hasan'ın yüreğinden seni kimse sökemez Seni tarif edecek şiir yazmam imkânsız.
Işıklı bakışın umudun rengi Sanki yemyeşil bir şehir gözlerin Perilerde yok o gülüşün dengi Mecnun’a çeviren sihir gözlerin Ab-ı hayat olsa katresi bile Tereddütsüz dönüp bakmam sebile Sonu ecel olsa yar bile bile İçilmeye değer zehir gözlerin. Gülüşün silahın kirpiklerin ok Hedefin olmaya dünden razı çok Özel bir çabaya ihtiyacın yok Âşıkın etmekte mâhir gözlerin. Bakışında senin bir sır,bir giz var Artık her anımda senden bir iz var Benim için “ben” yok sadece “biz” var Kalbime vurduğun mühür gözlerin. Aşkın rotasını kendim çizerken Demir alıp liman liman gezerken Nice Ummanlara dalıp yüzerken Kapılıp gittiğim nehir gözlerin. Yüzüne bakmaya can nasıl doyar Türlü cefa versen gönül hiç sayar Bırak mutluluğu çilem olsan yar Çekilmeye değer kahır gözlerin. Sensiz gecelerde kötü vaziyet Yokluğunda zaman büyük eziyet Gönlümde değil yar asıl meziyet Beni şair eden şiir gözlerin. Hasan’da bu sevdan hiç solmayacak Kalbime bir başka aşk dolmayacak Senden sonrası yok hiç olmayacak Gayrı benim için âhir gözlerin. Gayrı benim için âhir gözlerin. Türkçe Konuş Su kadar akıcı, su gbi duru Türkçe düşün,Türkçe konuş,Türkçe yaz. Yozlaştırma dili kullan dosdoğru Türkçe düşün,Türkçe konuş,Türkçe yaz Ana sütü gibi gereklidir dil Sahip çık Türk Genci! Kıymetini bil! El hayranlığını yüreğinden sil Türkçe düşün,Türkçe konuş,Türkçe yaz Tarihin delili ve kaynağıdır Kültür pınarının bir membaıdır Bu dil bu milletin ses bayrağıdır Türkçe düşün,Türkçe konuş,Türkçe yaz Kültürü koruyan besleyen dildir Şiirle romanla süsleyen dildir Kuşaktan kuşağa sesleyen dildir Türkçe düşün,Türkçe konuş,Türkçe yaz Dil yozlaşır ise bozulur dirlik Öz kültürün sonu olur esirlik Hem dilde hem işde fikirde birlik Türkçe düşün,Türkçe konuş,Türkçe yaz Rüzgârda savrulur koparsa yaprak Kökü kurur ise ne yapsın toprak Memleket misali temiz ve berrak Türkçe düşün,Türkçe konuş,Türkçe yaz Şiirde şarkıda her bir sanatta Çarşıda pazarda bütün bir yurtta İzmir’de Maraş’ta Muş’ta Yozgat’ta Türkçe düşün,Türkçe konuş,Türkçe yaz Beraber üzülüp ağlamak için Beraber sevinip çağlamak için Kalpleri sevgiyle bağlamak için Türkçe düşün,Türkçe konuş,Türkçe yaz KADERİN BİR SÜRPRİZİSİN. Nasip mi, kısmet mi, talih mi desem Sen bana kaderin bir sürprizisin Nasıl tarif etsem nasıl söylesem Sen bana kaderin bir sürprizisin Zalim hançeri hep sinemi deldi Her zaman karşıma çıkan engeldi Nasıl oldu bilmem insafa geldi Sen bana kaderin bir sürprizisin Yeni bir umutla dolup taştığım Türlü hayallerle kucaklaştığım Bir gece yarısı karşılaştığım Sen bana kaderin bir sürprizisin Yüreğim hisseder aşk ise konu En güzel renktedir sevdanın tonu Gelişinle geldi kederin sonu Sen bana kaderin bir sürprizisin Güzel gözlerine hayran olduğum Şirin hallerinde hayat bulduğum Gece gündüz aşkı ile dolduğum Sen bana kaderin bir sürprizisin SENİ HEP SENİ Uzaklarda olsan bile fark etmez Bu gönül hep seni düşler hep seni İmkânsız olsa da asla çark etmez Bu gönül hep seni düşler hep seni Kirpiği oyalım kaşı nakışlım Gözleri sürmelim cennet bakışlım Güllerce gülüşlüm elvan kokuşlum Bu gönül hep seni düşler hep seni Ne zaman bir hüzzam şarkıyı duysam Ne zaman kalbimin sesine uysam Ne zaman başımı yastığa koysam Bu gönül hep seni düşler hep seni Eşsiz güzelliğin melekler dengi Güzel gözlerinde umudun rengi Sesinin tonunda aşkın ahengi Bu gönül hep seni düşler hep seni Zamana gecenin çöktüğü anda Hasretin boynumu büktüğü anda Gözümün yağmuru döktüğü anda Bu gönül hep seni düşler hep seni Bu gönül hep seni düşler hep seni NEREDEN ÇIKTIN SEN? Nereden çıktın sen durup dururken Aklıma yeniden aşkı düşürdün Gönlümün gülleri solup kururken Aklıma yeniden aşkı düşürdün Sevda limanından demir alalı Çok zaman olmuştu uzak kalalı Sen benim kalbimi çaldın çalalı Aklıma yeniden aşkı düşürdün Hayaller,umutlar,daha niceler Uykuya hasretle geçen geceler Benden uzak idi senden önceler Aklıma yeniden aşkı düşürdün Gönül yar peşine bilmem düşer mi? Sönmüş ateşleri tekrar deşer mi? Bilmiyorum artık hayır mı şer mi? Aklıma yeniden aşkı düşürdün Gençliğim aynada veda ederken Her gün biraz daha kaçıp giderken Hasan benden geçti bu işler derken Aklıma yeniden aşkı düşürdün Nereden çıktın sen durup dururken Aklıma yeniden aşkı düşürdün BEKLEDİM SENİ Sabret dedim gönül sabret Yıllarca bekledim seni Ayak izlerine hasret Yollarca bekledim seni Olmadı kapımı çalan Gönül evim oldu talan Sarılmaya hasret kalan Kollarca bekledim seni Âşık kalbim tekler gibi Derdime dert ekler gibi Bülbülünü bekler gibi Güllerce bekledim seni Tat vermedi ekmek aşım Hep dumanlı idi başım Dinmeyi bilmedi yaşım Sellerce bekledim seni Ansızın çıkarsın diye Yüzüme bakarsın diye Yeniden yakarsın diye Küllerce bekledim seni Derdime yaptığın zamla Gençliği harcadım gamla Yağarsın diye bir damla Çöllerce bekledim seni Sen Gönlümü Bağışla Sana aşkım demeyi ne kadar çok isterdim Gözlerine bakınca kalmazdı hiçbir derdim Güzel gözlerin benim hep umudum olurdu Bütün endişelerim yanında son bulurdu Sen ki benin gördüğüm en nadide çiçeksin İsterdim ömür boyu kahrını gönlüm çeksin. Güneş bile kıskanır seni tâ gök yüzünde. O gülüşün solmasın asla güzel yüzünde Melekler su dökemez eline bir âfetsin Aşkına kul olduysam Ulu Tanrı`m affetsin. Kalbimi ram ettiler yeşil yeşil gözlerin Mehtabımda yıldızdı ışıl ışıl gözlerin Sevmeye doyum olmaz o kadar şahanesin Divâne olmak için kalbime bahânesin Hayatına girdiysem nasıl ki tesadüfen Git dersen de giderim canını sıkma lütfen Bu üç günlük dünyadan murat aldım diyemem Ben ki seni sevdim ya ölsem artık gam yemem İstersen vur başımı boynum kıldan incedir Senin her dilediğin hayatımdan öncedir. Kaşlarını çatarsan Hasan için felâket Sen gönlümü bağışla ve hakkını helâl et. YANLIŞ KARAR Suratın hep asık gülmüyor yüzün Kalbimi her vakit kırar oldun sen Belli artık beni görmüyor gözün Bilmem ki kimleri arar oldun sen Masal anlatma hiç yutmam haklını Dilinin altından çıkar saklını Çok zamandan beri bence aklını Ayrılık fikrine yorar oldun sen Konuşmak gereksiz konu belliyken Titreyen sesinin tonu belliyken Bu işin en baştan sonu belliyken Verdiğim en yanlış karar oldun sen Gidişin içimden neleri söktü Güvenim sarsıldı umudum çöktü Aşka inancımı hep kırıp döktü Tamiri imkansız zarar oldun sen Hasan ateşlerde yanar dururken Açtığın yaralar kanar dururken Vefasız ismini anar dururken Vicdansız elleri sarar oldun sen. ŞARKILAR Dinleyip duydukça yüreğim erir Her güfte, her beste seni yankılar Unutmama sanki fırsat mı verir? Elimi kolumu bağlar şarkılar Besteler azdırır gönül ağrımı İşitmez duymazsın imdat çağrımı Sevdana ebedî mekân bağrımı Ateş-i aşkınla dağlar şarkılar Hasretine boyun büktüğüm anda Dizlerim üstüne çöktüğüm anda Resmine gözyaşı döktüğüm anda Benimle birlikte ağlar şarkılar Türküler ağıtlar yürek yakarken Albüme gözlerim yaşlı bakarken Selleri andırır sanki akarken Gözümden dökülüp çağlar şarkılar Unutmak kolay mı o zamanları? Ömrümün en güzel mutlu yanları Melodi, melodi senli anları Aklımda tutmamı sağlar şarkılar NE ÇOK İSTERDİM Unuttum demeyi ne çok isterdim Bir aşktan bir aşka konup göçmeyi İnan ki çok büyük çaba gösterdim Yapamadım seni silip geçmeyi Gözümün önünde her hallerimiz Ayrılmak bilmezdi hiç ellerimiz Rengarenk çocuksu hayallerimiz Aklıma düştükçe gülüp geçmeyi Anılar karşımda durakladılar Saçım sakalımı hep akladılar Karalar bahtımda konakladılar Hazanlar bilmedi gelip geçmeyi Kalmadı yanacak yerim sinede Çok sevdim, severim seni yine de Hiç olmazsa bâri bir kez senede Düşünsen kapımı çalıp geçmeyi Hasretler canıma artık yettiler Umutlar ufkumdan uçup gittiler Öyle ki kabuslar âdet ettiler Her gece uykumu bölüp geçmeyi Bu Hasan emrinde köleydi sana İstesen can verip öleydi sana Ne desem vefasız çok gördün bana Tanrı selamını alıp geçmeyi ÇILDIRMIŞIM BEN Kimisi deli der kimisi kaçık Aklımı başımdan aldırmışım ben Sabahlara kadar gözlerim açık Geceden uykuyu kaldırmışım ben Bir sevda yüzünden çıldırmışım ben Acıya kedere beşik kalbimi Vurgun yemiş delik deşik kalbimi Doğuştan sevdalı aşık kalbimi Bir fettan güzele çaldırmışım ben Bir sevda yüzünden çıldırmışım ben Beni Mecnun etti çöllere düştüm Vicdansız insafsız ellere düştüm Alaya alındım dillere düştüm Âlemi kendime güldürmüşüm ben Bir sevda yüzünden çıldırmışım ben Yarin taşıdığı kalp değil taştır Gönlüm her dem buruk gözlerim yaştır Güneşi göremem mevsimim kıştır Ömrümden baharı sildirmişim ben Bir sevda yüzünden çıldırmışım ben Hasreti içimi yakıp dağlarken Gönlüme bitmeyen keder sağlarken Resmine kapanıp her gün ağlarken Gözümün ferini soldurmuşum ben Bir sevda yüzünden çıldırmışım ben Benim binde birim çekmemiş bile O dâhi yanmamış ben kadar güle Perişan halime şahit bülbüle Saçını başını yoldurmuşum ben Bir sevda yüzünden çıldırmışım ben Ecelin elinden güç bela kaçtım Bir tebessümüne öyle muhtaçtım Yanılıp yakılıp sırrımı açtım Aşkımı boş yere bildirmişim ben Bir sevda yüzünden çıldırmışım ben Dünyanın bitmeyen çilesi benim Her kara sevdanın kalesi benim Kapısında kulu kölesi benim Kendimi yaşarken öldürmüşüm ben Bir sevda yüzünden çıldırmışım ben Hasan’a sorun bir sevda ne imiş Gayrısı beyhude bahane imiş Mekânım her gece meyhane imiş Kadehe aşk meyi doldurmuşum ben Bir sevda yüzünden çıldırmışım ben Yıldızlarla Dertleşme Yıldızlar derdimi dinleyin n’olur Geceden sessizce kaymayın siz de Kahrımla ah çekip inleyin n’olur Beni bir başıma koymayın siz de Bir anda parlayıp sönenler gibi Sellerce yağarken dinenler gibi Ettiği yeminden dönenler gibi Verilen sözlerden caymayın siz de Derdini kendime derttir sanmıştım Kalbini aşkıma yurttur sanmıştım Nereden bileyim merttir sanmıştım Gönlüme kalleşçe kıymayın siz de Umudum sırtından vurulmuş bugün Etrafım kederle sarılmış bugün Saatler hicrana kurulmuş bugün Zamanın zulmüne uymayın siz de Yangınım yürekte külümde değil Ne varsa içimde dilimde değil Ağlarsam kızmayın elimde değil Hıçkırık sesimi duymayın siz de Ne çıkar yol ne de çözüm kalmadı Kimseye diyecek sözüm kalmadı Heveste arzuda gözüm kalmadı Tâkâtim tükendi özüm kalmadı Hasan’ı yaşıyor saymayın siz de. Gülemiyorum Başımı nasıl da döndürmüş aşkın Ben kimim nerdeyim bilemiyorum Mantığım biçare idrakim şaşkın Ne yapsam kendime gelemiyorum Her gece sabaha zar zor eriyor Sanma ki gözüme uyku giriyor Yaşanan her vakit acı veriyor Hayatın tadını bulamıyorum Çok zaman tenhada içip sızmışım Feleğe isyanlar edip kızmışım Adını o kadar derin yazmışım Bir türlü kalbimden silemiyorum Erdim tükendim yok karın kasık Çağırsam duymazsın feryadım kısık Kaşlarım hep çatık suratım asık Zorlasam kendimi gülemiyorum İçinden sen çıkar kalbimi yarsam Aklımdan olurum düşümde sarsam Ne zaman Tanrı ya niyaza varsam Senden başka bir şey dilemiyorum Yalnızlık bir kuyu yok imiş dibi Bu derdi çekmeyen anlamaz tabi Tadım yok tuzum yok eskisi gibi Neşeyle sevinçle dolamıyorum En mutlu anlarım senle ikendi Eğer ki sen yoksan zaman dikendi Bekleye bekleye sabrım tükendi Gel artık ben sensiz olamıyorum Aşkınla dokundu gönül kilimi Derdime devasız tıbbın ilimi Beterin beteri görme halimi Yaşayamıyorum ölemiyorum. Gittin Ya Genç ömrümden yıllarımı İçip gittin ya sevgili Yaprağımı dallarımı Biçip gittin ya sevgili Ben ki kandım sözlerine Ben ki yandım gözlerine Varıp düştüm izlerine Kaçıp gittin ya sevgili Göz önünde âyân ettin Sırlarımı beyân ettin Aşkımı hep ziyân ettin Geçip gittin ya sevgili Yazan yazmış bahtın kara Sevgin etmez dedin para Can evimde onmaz yara Açıp gittin ya sevgili Saçlarım teslim aklara Attın beni tuzaklara Bilmediğim uzaklara Göçüp gittin ya sevgili Bensiz sevdaya göz kırpıp Kapıyı yüzüme çarpıp Ellerimden kanat çırpıp Uçup gittin ya sevgili Yuttum aşkın zokasını Felek yaptı şakasını Hasan varken başkasını Seçip gittin ya sevgili GÖZLERİN Belki de ben sana âşık olmazdım Öyle bakmasaydı eğer gözlerin Uğruna her şeyi göze almazdım Bin beter çileye değer gözlerin Dizlerim titrerdi gördüğüm anda Donup kalırdım hep ellerim yanda Nasıl oldu bilmem kısa zamanda Kanıma işlemiş meğer gözlerin Çalınan uykumun hırsızıdırlar İşte tam şuramda bir sızıdırlar Her gece mehtabın yıldızıdırlar Her sabah güneşle doğar gözlerin Peşinde pervane döner gezerim Sana göz koyanı yıkar ezerim Sen canımı iste,nasıl üzerim Korkarım sellerce yağar gözlerin Bir bakış bu kadar zarif mi olur Öyle kolay kolay tarif mi olur Sırrını çözen de ârif mi olur Beni mânâlara boğar gözlerin Böyle bir güzellik dile zor gelir Kaleme kâğıda bu iş ar gelir Cümleler yetersiz lûgat dar gelir Hangi iltifata sığar gözlerin Her türlü cefaya değer gözlerin Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır
Bu şiirlerin her türlü telif hakkı şairin kendisine veya temsilcilerine aittir |
|
Son Güncelleme ( Cuma, 17 Temmuz 2009 ) |
Strict Standards: Non-static method HTML_content::Navigation() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 549
< Önceki | Sonraki > |
---|
Strict Standards: Non-static method mosHTML::CloseButton() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 552
Strict Standards: Non-static method mosHTML::BackButton() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 555