Strict Standards: Non-static method mosMainFrame::sessionCookieName() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/frontend.php on line 34
Strict Standards: Non-static method hwd_vs_Config::get_instance() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/hwd_vs_videocontent.mambot.php on line 52
Strict Standards: Non-static method hwd_vs_Config::get_instance() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_hwdvideoshare/core/template.php on line 24
Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/phpInputFilter/class.inputfilter.php on line 457
Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/phpInputFilter/class.inputfilter.php on line 459
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 72
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 89
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 101
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 120
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 133
Strict Standards: Non-static method mosHTML::emailCloaking() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 136
Strict Standards: Non-static method mosHTML::encoding_converter() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/joomla.php on line 2365
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 133
|
İhsan Gürbüz Strict Standards: Non-static method HTML_content::EditIcon() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 631 |
|
|
|
| Yazar Administrator | |
| Salı, 16 Eylül 2008 | |
|
Strict Standards: Non-static method HTML_content::TOC() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 525
 Yıllar yılı yürüdüm hep peşinden, Yollarında iz oldum bu sevdanın… Benimle yoğruldu ta en başından, Hamurunda öz oldum bu sevdanın… Bazen durgunlaştı, bazen çağladı, Kördüğümle kendisine bağladı, Ağlattı durmadan, hem de ağladı Gözyaşında tuz oldum bu sevdanın… Bazen düze indim, bazen yüceldim, Bazen çölü aştım, bazen dağ deldim. Aşk denince akıllara ben geldim Şiirinde söz oldum bu sevdanın… Hor görüldüm, hırpalandım, itildim, Suçlu oldum, zindanlara atıldım, Mutlu oldum, halaylara katıldım, Türküsüne saz oldum bu sevdanın… Bir kukla misali oynatır durur, Bıkınca yerlerden yerlere vurur, Bilmem böyle hayat ne kadar yürür? Elinde bir koz oldum bu sevdanın… Nem almış bir duvar gibi devrildim, Güneşinde başak gibi kavruldum, Hazan geldi, yapraklarla savruldum Rüzgarında toz oldum bu sevdanın… Geçmişim is tutmuş, yarınım puslu, Hayallerim donmuş, umutlar sisli. Beni bağışlasın Kerem’le Aslı. Yangınında köz oldum bu sevdanın… (21.01.2009 – Alanya) YOKLUĞUNDA Kara bulutlar gibi hüzün çöktü içime, Dudağımda tebessüm kalmadı yokluğunda. Paslandı anılarım, karlar yağdı saçıma, Kapımı rüzgar bile çalmadı yokluğunda… Aşkı sende bulmuştum, olsa da bir zerrecik. Ben de mutlu olmuştum hayatta bir kerecik… Kalmadı bu hasretin dayanılacak yanı, Nere gitsem izin var, nere baksam bir anı… Sensiz inan bu şehir, bir anılar zindanı, Zindanda çilem henüz dolmadı yokluğunda… Aşkı sende bulmuştum, olsa da bir zerrecik. Ben de mutlu olmuştum hayatta bir kerecik… Senden önce gözümü topraklar öpecekse, Zamana “Dur” diyemem, yapsın ne yapacaksa, Kopsun fark etmez artık, kıyamet kopacaksa, Bir tek huzurlu günüm olmadı yokluğunda… Aşkı sende bulmuştum, olsa da bir zerrecik. Ben de mutlu olmuştum hayatta bir kerecik… 15/01/2009 - Alanya)
İnsanı candan seven duygulu bir yüreksin, Yalnız Allah’a köle, yalnız aşka çıraksın. Seni tanımayanlar, seni bize bıraksın. Gündüzümüzde güneş, gecemizde de aysın, Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın. Kurumaz aşk pınarın, dünya durdukça akar, Yorulsa da gözlerin her an sevgiyle bakar. Bağrında bir ateş var, durmadan seni yakar. Bağrındaki o ateş etrafına nur yaysın, Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın. Umutsuz aşıklara bir teselli verirsin, Dertleri sahiplenir, yalnız kendin erirsin, Umarım yarın daha güzel günler görürsün. Allah’ım bu duamı inşallah çabuk duysun, Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın. Hatasız kul olmazmış, ne güzel söylemiştin, Dil yarası en kötü yara imiş demiştin. Barış ve aşkla dönen bir dünya istemiştin. Bu çağrına Türkiye, hatta tüm dünya uysun, Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın. Çok şey öğretti bize şarkıların her biri, Bırakmayı öğrendik, yersiz gurur-kibiri. Bazen cenneti gezdik, bazen gördük kabiri. Soylu bir beyefendi, beyler içinde beysin, Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın. Biz topraktan bir canız, helal elbet mayamız, İnsansak insan gibi yaşamaktır gayemiz, Bunca yokluk içinde sevgi tek sermayemiz, Allah seni cennetin en köşesine koysun, Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın. Herkesi eşit kılar, girince, yerin dibi, Hor görmedin bu yüzden, hiçbir zaman garibi. Tıpkı Ulu Mevlana, tıpkı Pir Sultan gibi… Pir Sultan’da bağlama, Mevlana’daysa neysin, Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın. Deryada salın yokmuş, varsın olmayıversin, Gönül kapımız açık, hangisini istersin, Lafı mı olur Baba, sen de artık bizdensin. Allah’ım seni bizim dostumuz diye saysın, Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın. Gönül zincirimizi şarkılarınla kırdık. Kaderin oyununu senin gözünle gördük. Şarkılarınla vardık, şarkılarınla birdik. Şu nifak sokanların Allah gözünü oysun, Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın. Bir gördük, aşık olduk biz de delicesine, Beni böyle sev” dedi herkes sevgilisine, Seni buldum ya biter dertlerim” dercesine. Bazen durgun bir deniz, bazen coşkun bir çaysın, Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın. Ömrümüzü verdik biz sevdanın yollarına, Sıkıca tutunduk hep sevginin kollarına, Kafa tuttuk feleğin dönmeyen yıllarına. Şarkılarda hüzünsün, bazen düğünsün, toysun, Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın. Bir umut şarkısıydı, her yeni şarkın bize, Her kelime seçkindi, anlamlıydı her dize, Bölüşürdün sevgiyi, ortaktın derdimize. Derviş misin yoksa sen, söyle nasıl bir şeysin? Sen taçsız kralımız, sen Orhan Gencebaysın…
Yalnız Allah biliyor, söylemedim kimseye, Bir başıma peşine düşerek sana geldim... Ömrümün bedelini belki alırım diye, Yolunu tırnağımla eşerek sana geldim... Hırçın dalgalar gibi coşarak sana geldim... Yokluğun her geçen gün benliğimi sarıyor, Gözlerim her tarafta gözlerini arıyor, Baktım ki duygularım gittikçe kabarıyor, Hırçın dalgalar gibi coşarak sana geldim... Vakit çok geç olmadan koşarak sana geldim... Gönlümün bahçesine hazan rengi vurmadan, Azrail sonum için saatini kurmadan, Nefesim tükenip de yorgun kalbim durmadan, Vakit çok geç olmadan koşarak sana geldim.... Bütün bahaneleri aşarak sana geldim.... Adını adın koydum en nadide güllerin, Hayalimi süslüyor kadifeden ellerin, Sana giden yollarda hükmü yok engellerin, Bütün bahaneleri aşarak sana geldim... Ben kendi benliğimden taşarak sana geldim... Beynimi bir kurt gibi kemiren duygulardan, Her gece aradığım firari uykulardan, Kurtulmak için artık, şüpheden, kaygılardan, Ben kendi benliğimden taşarak sana geldim... Sevdanın yangınında pişerek sana geldim... Korkmuyorum yanmaktan, korkmuyorum nafile, Yıllardır arkadaşım kor ile, ateş ile, Tesir etmiyor bana şu kızıl güneş bile, Sevdanın yangınında pişerek sana geldim... Bir başıma peşine düşerek sana geldim... (09.05.2008 - Alanya) YILDIZ YILDIZ BAKIVER Yazdığım her güzel şey senin içindir gülüm, Sil gözünden öfkeyi yıldız yıldız bakıver. Meleklere yakışmaz ne işkence ne zulüm, Küllenen aşkımızı bir nefeste yakıver, Sil gözünden öfkeyi yıldız yıldız bakıver... Neydi bilmem feleğin bu kadar kastı bize? Mutluluk bir süredir selâmı kesti bize? Anılar yüz çevirdi, aynalar küstü bize, İçime dol, ruhuma pınar gibi akıver, Sil gözünden öfkeyi yıldız yıldız bakıver... Elimi uzatacak dal mı var senden başka, Bir anlasaydın beni, anlasaydın bir keşke, Rüzgârımız var iken yelken açalım aşka, Tut sevginin elinden, inadı bırakıver, Sil gözünden öfkeyi yıldız yıldız bakıver... Zehir olsa soframda senin ile tatlanır, Hüzünlerim biterken umudum kanatlanır, İki can birbirine sevgiyle kenetlenir, Gel de haydi kolunu koluma bir takıver, Sil gözünden öfkeyi yıldız yıldız bakıver... Küllenen aşkımızı bir nefeste yakıver, İçime dol, ruhuma pınar gibi akıver, Tut sevginin elinden, inadı bırakıver, Hasret dolu günlere gel bir kibrit çakıver, Sil gözünden öfkeyi yıldız yıldız bakıver... (07.08.2008 - Alanya)
Sensiz yaşamak kadar korkutmaz beni ölüm, Bu kalbim senin için, seninle atar gülüm. Beni yıkmaz işkence, beni yakmaz da zulüm, Senden duyacağım söz içime batar gülüm. Sensizliği düşünmek ölümden beter gülüm. Billur bakışlarından mahrum kalsam bir anlık, Gözlerime çöküyor gece gibi karanlık. Sana bu bağlılığım ve de bu alışkanlık Bu dünyadan göçmeden sanma ki biter gülüm. Sensizliği düşünmek ölümden beter gülüm. Haziran güneşiyle geldiğin günden beri, Yaşamadı bu gönül ne hazan ne zemheri. Varsın durmasın zaman, varsın gelmesin geri, Yaşattığın mutluluk bin sene yeter gülüm… Sensizliği düşünmek ölümden beter gülüm.
Benden af dileme kanmam boşuna, Bir kere kalbimi kırdıktan sonra... Gözlerinin gözlerimde işi ne? Saat ayrılığı vurduktan sonra... Ne yaptım da gittin söyle ben sana? Dümeni çevirdin hasretten yana, Sensiz sıla bile gurbettir bana, Beni yüreğinden sürdükten sonra... Gönül bu, kırıldı, aramaz artık, 'Döner misin? ' diye soramaz artık, Dönsen bile işe yaramaz artık, Dostlar namazıma durduktan sonra... Alanya (09.12.2006)
Ayrılığı sen istedin madem ki, Veda ateşini yak da öyle git. Senden başka birşey beklemedim ki Perişan halime bak da öyle git... Kimseler bilmesin ne olduğunu, Çantanı koluna tak da öyle git. Görme gözlerime yaş dolduğunu, Adını kalbime çak da öyle git... Kolun boynumda bir resmimiz vardı, O kolu boynumdan çek de öyle git... Bak beni sensizlik korkusu sardı, Kalbime bir hançer sok da öyle git... Varsın yakabildiği kadar yaksın, Yarama tuz-biber ek de öyle git... Madem bundan böyle yanımda yoksun, Ruhumu tenimden sök de öyle git... SENİ BEKLERKEN Yılları eskittim seni beklerken, Haberin oldu mu bilemiyorum... Senin gibi bir nankörü yürekten Silmek istiyorum, silemiyorum... İçim sızlar, adın geçse bir yerde, Alışığım senden gelen her derde, Boğuldum ben sevda denen kederde, Gülmek istiyorum, gülemiyorum... Gitmiyorsun hayalimden, düşümden, Koşup geleceksin sanki peşimden, Aklım kayıp, firar etmiş başımdan Bulmak istiyorum, bulamıyorum... UNUTUR MU SANDIN Vefasız mı sandın bu kadar beni? Bir tek tutunacak dalımdın benim. Binlerce çiçekten topladım seni Hiç doyamadığım balımdın benim... Hayat ne engeller koydu önüme, Çaresizlik tak etmişti canıma, Acı denizinde gelip yanıma, Canımı kurtaran salımdın benim... Nasıl unuturum ben seni nasıl, Özlemin büyüyor içimde her yıl, Seni çok sevmeme sebep bu asıl; Aşka yürüdüğüm yolumdun benim... Zehir olup yüreğime aksan da, Ateş olup bedenimi yaksan da, Şimdi artık uzaklardan baksan da, Dikeni batmayan gülümdün benim...
"Dünyanın sonu geldi" deseler inanırdım, Ansızın geleceğin hiç aklıma gelmezdi. Unutuldum bir daha hatırlanmam sanırdım, Kapımı çalacağın hiç aklıma gelmezdi. Sormayacağım sana ay mı geçti, sene mi? Sen geldin ya yok asla başka şeyin önemi... Postacıların bile unuttuğu hanemi, Arayıp bulacağın hiç aklıma gelmezdi. Bir aramaz, bir sormaz, haber vermez mi insan? Ölecektim nerdeyse, karşımda gördüğüm an. Rüyamda görsem bile hayra yormazdım inan, Hep bende kalacağın hiç aklıma gelmezdi. Yıllardır benim gibi terketmişsin uykuyu, Başını göğsüme koy, ya da dizimde uyu. Bir gün, bir gece değil, artık bir ömür boyu Benimle olacağın hiç aklıma gelmezdi. 25.09.2008 - Alanya)
Kapıyı çarpıp gittin, benden usanmış gibi, Boynu bükük kalışım içine batmıyor mu? Gidişini bir oyun, bir şaka sanmış gibi, Uzaklara dalışım içine batmıyor mu? 'Elveda' derken o gün, elini tutamadım, Ne seni, ne adını kalbimden atamadım, Sen unuttuysan unut, ben hiç unutamadım, Günden güne soluşum içine batmıyor mu? Gönlündeki yuvamı, bir sözle yıkıp gittin, Gözlerimden süzülen yaş ile akıp gittin, Yalnız kendini değil, beni de yakıp gittin, Hüzünlerle doluşum içine batmıyor mu? Sevmek varken dünyada, ayrılığa ne gerek, İyi mi ettin sanki böyle kırıp-dökerek? Katlanılmaz oluyor bu ayrılık giderek, Böyle mahzun oluşum içine batmıyor mu? Sabır vardı tükendi, tahammül vardı bitti, Beni ben yapan yalnız bir akıl vardı, yitti, 'Senden başka' herşeyim seninle çekip gitti, Saçlarımı yoluşum içine batmıyor mu? Gözlerini arayıp, yakamozlu sularda, Seni düşünmek varken, haramdır uykular da, Olur-olmaz her yerde, sahilde, kuytularda, Şarkımızı çalışım içine batmıyor mu? Nasıl geçecek bilmem, bu ömür bir başıma, Söz geçiremez oldum, isyankar gözyaşıma, Yokluğun bulaşmış bak, ekmeğime-aşıma, Lokma lokma ölüşüm içine batmıyor mu? 23.04.2008 KAN AĞLIYOR İÇERİM Unutturdu sonunda beni de zalim yıllar, Ne bir telefon açar, ne de bir selam yollar, Aldı götürdü onu yıkılsın gurbet eller. Bu hasretin derdiyle ben kendimden geçerim, Yüzüm gülümsese de kan ağlıyor içerim. Saklıdır şu gönlümde tek onun hatırası, Onun için çarpar tek, onun için şurası. Geldi dese Azrail artık gitme sırası; Bırakıp da onu ben bilmem nasıl göçerim? Yüzüm gülümsese de kan ağlıyor içerim. Adını kazıdığım ağaçlara sorarım, Kumsalda gün batarken, dalgalarda ararım, Mehtaplı gecelerde ne hayaller kurarım. Zehir sunsa eliyle düşünmeden içerim, Yüzüm gülümsese de kan ağlıyor içerim. Mazinin üzerini "acaba"lar örtüyor, Umudum azalırken korkularım artıyor, İçimden bir ses onu "Unut." diye dürtüyor. Kavuşmak varken nasıl unutmayı seçerim? Yüzüm gülümsese de kan ağlıyor içerim. Beynimin içersinde dolaşır binbir soru. Bir boşluğu yaşamak yaşamanın en zoru. Çıldırmak üzereyim Rabbim aklımı koru. Ona doğru koşarken ben kendimden kaçarım; Yüzüm gülümsese de kan ağlıyor içerim. (01.08.2008 YANINDA OLMAYACAĞIM Birgün saçlarına aklar düşünce, Selam göndersen de almayacağım. Vefasız rüzgarlar hoyrat esince, Unutma yanında olmayacağım... Dikenmişsin, seni sanmıştım gonca, Acı verdin bana yıllar boyunca. Allah bilir ama sen benden önce Ölürsen kabrine gelmeyeceğim... İnatla duymadın içten çağrımı, Dindirmedin gelip gönül ağrımı, Vurdukça delinen kara bağrımı Artık senin için delmeyeceğim... Karanlık dünyama ay, güneş tutsan, Beni meleklerle bile eş tutsan, Faydası yok ağzın ile kuş tutsan, Yine de seninle kalmayacağım... Maziye bir çizgi çektim, unuttum, Artık başkasının elinden tuttum. Gerçek mutluluğu onunla tattım, Hayal alemine dalmayacağım... CANA CAN KATAN SENSİN Şu kısacık ömrümde, Solumda atan sensin... Burcu burcu -burnumda- Mis gibi tüten sensin... Güneş gibi yücede Hilal gibi gecede Bir harf gibi hecede Dilimde biten sensin... Başka bir gül deremem Başka bir bel saramam Başka bir el aramam Elimden tutan sensin... Sen varsan ben de varım, Sen benim diğer yarım, Seninle bahtiyarım, Cana can katan sensin... (27.05.2008 MİMOZALAR AÇINCA Artık soğuk ve rüzgar başka diyara göçer, Aşkın mevsimi gelir mimozalar açınca... Sevgiler filizlenir, günler bir başka geçer, Dünya bir başka olur mimozalar açınca... Geçerken uzaklardan sandallar dizi dizi, Gölgesine oturup seyre dalmak denizi, Görün o zaman bizi, görün sevincimizi; İnsanda dert mi kalır mimozalar açınca... Yeniden doğmuş gibi hayata sarılırsın, Ne sevdiğini üzer, ne ona darılırsın... Yeniden aşık olur, yeniden vurulursun Gönül huzuru bulur mimozalar açınca... GİDENİN ARKASINDAN Geriye bir daha dönmeyeceksen, Gözlerime son kez bakıver gitsin... Bir daha adımı anmayacaksan, Maziye bir kibrit çakıver gitsin... 'Ölümden çok zordur' derler ya hani, Buymuş ayrılığın en kötü yanı, Gözyaşımın içinde saklardım seni, Onunla süzülüp akıver gitsin... Ağlasın tüm dünya, yansın tüm alem, Bitirir beni de, bu gam, bu elem, Madem karar çıkmış, kırılmış kalem, İlmeği boynuma takıver gitsin... Seninle kalmadı alışverişim, Deniz gözlerini bu son görüşüm, Artık bu son arzum, son yalvarışım, İpimi elinle çekiver gitsin... İSTERSEN Gel ey yar, dinle de söylediğimi, Boşuna kalbimi kırma istersen... Canımı sana kul eylediğimi Bilip de yüzüme vurma istersen... 'Şimdi nerededir, ne yapıyordur, Kimler sarmalayıp, kim öpüyordur, Kimlere köledir, kimlere yardır? ' Deyip de günaha girme istersen... Bana bir başkası uzaktır, eldir, Gel de aradaki engeli kaldır, Gülmeyi unutan yüzümü güldür, Yeniden duvarlar örme istersen... Yürürken ben ömür denen bu yolda, Gidemez olsam da, kalsam bir çölde, Bir yere gitme sen, yanımda kal da, Bir yudum su bile verme istersen.... Deme, sabah-akşam geliver yeter, Halimi-hatrımı soruver yeter, Surat asma, küsme, gülüver yeter, Kollarınla beni sarma istersen... Sen gelince hüzün gider, dert biter, Olmayan bulunur, yetmeyen yeter, Üzülürüm sonra, içime batar Neden bu gözyaşı sorma istersen... 30.03.2008 GÖZÜN GÖZÜME SİNSİN Aşkın manası sensin, derdin dermanı sende. Olmasan yüreğimde, can durur mu bedende? Herşey seninle güzel, herşey seninle tatlı, Bu can seninle mutlu, bilsen de bilmesen de... Damarım-kanım sensin, bedenim-canım sensin, Öyle yak ki bakarken, gözün gözüme sinsin... Yarama tuz bastığım günler geride kaldı. Yaşama sevincini bu gönül senden aldı. Işığa ve çiçeğe boğuldu bütün dünyam, Güneş seninle doğdu, bahar seninle geldi... Yaprağım-dalım sensin, çiçeğim-gülüm sensin, Öyle yak ki bakarken, gözün gözüme sinsin... Aşkımı anlatmaya acizdir dilim bile, Kabulümdür bu sevda olsa da zulüm bile. Korkutmaz asla beni, inan sen yanımdayken, Hoş geldi, sefa geldi, gelirse ölüm bile... Yolum-yoldaşım sensin, sırım-sırdaşım sensin, Öyle yak ki bakarken, gözün gözüme sinsin... ALLAH'INI SEVERSEN Senden başka kimim var, bilmiyor musun bunu? İnat edip diretme, Allah'ını seversen... Sabrımın sonundayım, söyle de doğrusunu Bahaneler üretme, Allah'ını seversen... İçini dökeceksen ben varım dök içini, Bana söyle sadece günahını, suçunu, Tararım seve seve ellerimle saçını, Başkasına taratma, Allah'ını seversen.... İkimizin sevdiği o eski şarkıyı çal... Başını omzuma koy, elimi eline al, Sürsün mahşere kadar, hiç bitmesin bu masal, Başka masal yaratma, Allah'ını seversen.... Ömrümüz kopuyor bak, takvimden yaprak yaprak, Beraber örtsün bizi, örterse kara toprak, Gideceksen gitmeden beni gözlerinle yak, Başka ateş aratma, Allah'ını seversen... Bilirsin senin için kimlerden geçtiğimi, Bilirsin gözlerini, gözümle içtiğimi, Bunca güzel içinden kendime seçtiğimi Başkasına yar etme, Allah'ını seversen... Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır Bu şiirlerin her türlü telif hakkı şairin kendisine veya temsilcilerine aittir |
|
| Son Güncelleme ( Perşembe, 22 Ocak 2009 ) |
Strict Standards: Non-static method HTML_content::Navigation() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 549
| < Önceki | Sonraki > |
|---|
Strict Standards: Non-static method mosHTML::CloseButton() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 552
Strict Standards: Non-static method mosHTML::BackButton() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 555
