Strict Standards: Non-static method mosMainFrame::sessionCookieName() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/frontend.php on line 34
Strict Standards: Non-static method hwd_vs_Config::get_instance() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/hwd_vs_videocontent.mambot.php on line 52
Strict Standards: Non-static method hwd_vs_Config::get_instance() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_hwdvideoshare/core/template.php on line 24
Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/phpInputFilter/class.inputfilter.php on line 457
Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/phpInputFilter/class.inputfilter.php on line 459
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 72
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 89
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 101
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 120
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 133
Strict Standards: Non-static method mosHTML::emailCloaking() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 136
Strict Standards: Non-static method mosHTML::encoding_converter() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/joomla.php on line 2365
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 133
Strict Standards: Non-static method mosHTML::emailCloaking() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 136
Strict Standards: Non-static method mosHTML::encoding_converter() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/joomla.php on line 2365
Deprecated: Function eregi() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/mosemailcloak.php on line 133
Yazar Administrator | |
Çarşamba, 20 Haziran 2007 | |
Strict Standards: Non-static method HTML_content::TOC() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 525
OLMAZSA OLMASIN
Söz .Bekir Alim
Müzik:Yılmaz Tatlıses
Sendeki aşk o meşk var ya Halım olmazsa olmasın Can bedenimde köşk var ya Dalım olmazsa olmasın İkrarına boyun eğdim Kimine ağ paşa beydim Seni gördüm seni sevdim Malım olmazsa olmasın Bu aşkın narında yandım Her yerde hep seni andım Ekmeğimi suya bandım Balım olmazsa olmasın Gam kederi at kenara Dön derdin gözüm pınara Yaslanıp gelsen çınara Salım olmazsa olmasın Yaktın kavurdun kül ettin Ansızın bırakıp gittin Güzelliğin vardı nettin Çalım olmazsa olmasın Mevsim yaz başım kış ayaz Bu sitem bu dert sana az Yaz sitem kar Âlim’im yaz Şalım olmazsa olmasın
Firak ı gönlümde girdap ta kaldım Ah edip ağlayıp, maziye daldım Kırdım boş kadehi yerlere çaldım Bu nasıl şans talih bu nasıl diye Gülmedi şu yüzüm gülmedi gitti Koskoca bir ömür tükenip bitti Usandım canımdan yetti be yetti Bu nasıl şans talih bu nasıl diye Oysa ben sevginle açmıştım sayfa Sen Sultan ol gülüm ben sana tayfa Çektiğim bu çile dert ile hayfa Bu nasıl şans talih bu nasıl diye İsmini zikredip hece yaptım hep Kalbimdeki aşkı yüce yaptım hep Gündüzümü sensiz gece yaptım hep Bu nasıl şans talih bu nasıl diye Gördüğüm rüyayı hayır a yordum Küsüp gittiğini bilemiyordum Gelenden geçenden hep seni sordum Bu nasıl şans talih bu nasıl diye Bir günüm bir ömre değerdi senle Yüzündeki buse o ıslak tenle Bilirim sevdiğim gelmezsin benle Bu nasıl şans talih bu nasıl diye 14.10.2009
Derdimi arz ettim arzu halime Dedi dert çekmeye dermanın mı yok Hele bir dokun bak gönül teline Deli poyraz gibi esersin gönül Daldan dala konup gezersin gönül Vuslatın gönlünden hatırını sorup Az mı yalvarmadın kula kul olup Bazen nehir olup, bazen dert dolup, Dost ile selamı kesersin gönül Usanıp bu candan bezersin gönül Kimine kul oldun kimine köle Nedendir bu sitem bu gonca güle Gözyaşların dönmüş susuz bir çöle Ya bırak inadı ya sevsin gönül Dayanma gücüm yok üzersin gönül Anlatsam derdimi deli sanırsın Sende böyle içten içe kanarsın Söyle yaz fermanım yanarsa yansın Gerecekse gelip de gersin gönül Belki ferahlayıp yüzersin gönül Bir binayı kurup temelden tut ör Sevdanı yaşayıp ihaneti gör Aşkta olmaz kanun olmaz be nankör Umut bahçende gül yeşersin gönül Sen buna müstahak beşersin gönül Kapılar kapanmış kitli ocağı Sıcak bir yuvadır ana kucağı Âlim i bu derde salan alçağı Tanısan konuşmaz küsersin gönül Yüzünden çizğiyi çizersin gönül
Çektiğim çile acıyı Anlatsam anlatamam ben İçimdeki bu sancıyı Söksem söküp atamam ben Güneş doğup açar belki Kurnaz olur kaçan tilki Ben vicdansız değilim ki Aldatsam aldatamam ben Dediler boş yere yanma Dertli ben değilim sanma Okuyup yazarım amma Laf alıp Laf satamam ben Can dedin canımı sattım Geceyi gündüze kattım Dedim ben hep böyle battım Yan gelip yan yatamam ben Sözümüzde var namus ar Köyümüz Eskikarasar Kızarsam kıyamet kopar Bir atıp bir tutamam ben FARKINDAMISIN ? Sorgu sual etmeden gelip ansızın girdin Bu zavallı kalbimi çaldın fakında mısın? Öyle bir sevda ki bu yaktın, yıktın devirdin Ne varsa yüreğimden aldın farkında mısın? Hercai olmasaydın aşk denilen gemide Bil ki yine severdim ölümüne hemi de Yanına al istersen bu cansız bedenide Ferman yazıp kabrime daldın farkında mısın? Hiçbir şeyi dert etmem ağlatıp incitme sen Yanıp kavrulsa bu ten küle dönse bu beden Ey benim alın yazım vefasız sevgilim sen Sevdanla bu kalbimde kaldın farkında mısın? Adını cümlelerde gözyaşımla yazarım Sana sözüm yok amma şans talihe kızarım İşte budur kaderim dertten gönül pazarım Âlim i dertten derde saldın farkında mısın? ÇİNGENEM / SESLİ ŞİİR Meftun oldum has bahçende ötmeye Bülbül gibi güllerine Çingenem Kim dayanır aşktan yanıp tütmeye Kurban olsam yollarına Çingenem Kerem edip ardın süre dolandır İnsaf etme sür meydana dilendir Bahar seli gibi coştur bulandır Karıştım ben sellerine Çingenem Hasretin içimi yaktı şimdiden Sende açsın benim gibi sevgiden İşte canım al bu canı bedenden Mızrap olsam tellerine Çingenem Hak katında ha ikiyim ha dördüm Sen olmadan sanki bir bakar kördüm Yol erkân var sende insanlık gördüm Kemer olsam bellerine Çingenem İğne ile kazsam kuyu kazılmaz Sevmeyene destan türkü yazılmaz Yazan yazmış bu iş böyle bozulmaz Kement olsam kollarına Çingenem Sanma aşkım sevgin bitecek bende Aşkın çiçek açtı bin bir desende Ben severim sen beni sevmesen’ de Tor toz olsam küllerine Çingenem Der Âlim’im öldür yâda viran et Can bu tende baki durmaz emanet Hakkın huzurunda hakkın helal et Hayran kaldım dillerine Çingenem NASILSIN SÖYLE Ne bir selam gelir nede bir haber Mutlumu mutsuz mu nasılsın söyle Hayaller kurardık senle beraber Sevdamız kalplere kazılsın söyle Duygular varidi cümlede telde Bıkmadın mı daha şu gurbet elde Kul kölen olurum yeter ki gel de Adına destanlar yazılsın söyle Umut pınarıydı gözde gözyaşım Gülmedi ki yüzüm şu garip başım Sensiz zehir oldu ekmeğim aşım Kırılsın kalemim bozulsun söyle Ne hayaller kurup ne mutlu olduk Hiç ayrılık olmaz bizde diyorduk Hazan vurmuş gibi sararıp solduk Umutlar yeşerip kasılsın söyle Akarsular gibi çağlar akardım Şu yalan dünyayı yak de yakardım Ne sildim adını nede çıkardım Sensiz geçen zaman toz olsun söyle Söyle be ÂLİMİM söyle ne yaptık Bu nasıl bir sevda ta itikatlık Bir tek yüreğim var al oda satlık Gönlüne bir neşe asılsın söyle ANLATAMAM Çektiğim çile acıyı Anlatsam anlatamam ben İçimdeki bu sancıyı Söksem söküp atamam ben Güneş doğup açar belki Kurnaz olur kaçan tilki Ben vicdansız değilim ki Aldatsam aldatamam ben Dediler boş yere yanma Dertli ben değilim sanma Okuyup yazarım amma Laf alıp Laf satamam ben Can dedin canımı sattım Geceyi gündüze kattım Dedim ben hep böyle battım Yan gelip yan yatamam ben Sözümüzde var namus ar Köyümüz Eski Karasar Kızarsam kıyamet kopar Bir atıp bir tutamam ben YARALI YARALI Dert çekmeye gücüm yoktur Halım yaralı, yaralı Çare olmaz tabip doktur Kolum yaralı, yaralı Çektiğim cevri cefayla Bu gidişle bu kafayla Geçti ömrüm zevk sefayla Gülüm yaralı, yaralı Dertliden dert kapa, kapa Çamurlara bata, bata Haksızlara çata, çata Yolum yaralı, yaralı Kime hal desem dal oldu Gül açtı yeşerdi soldu Geldi vaktim zaman doldu Salım yaralı, yaralı Tefekküre ettim kıyam Uyan be gard aşım uyan Bir gün öldüğümü duyan Dalım yaralı, yaralı Dert deşmek değil niyetim Eriyor kemiğim etim Bu sevdaya bu zahmetim Zalim yaralı, yaralı Savurup attın kenara Dön derdin gözüm pınara Yürek yangın kalpte yara Âlim yaralı, yaralı AĞIR AĞIR Yol erkân bilenden bir yol istersen Gel otur yanımda kal ağır, ağır Sevmeden bir dostluk var mı göstersen Sözümden bir ibret al ağır, ağır Bahar gelip geçer yazda neyine İyilik yap bir yetime sevine Güvenme dünyanın hiçbir şeyine Devrilir düz giden sal ağır, ağır Bin bir zahmet ile mal yığan tek, tek Ne yorulur beden ne biter istek Bu toprak kin tutmaz sen yeter ki ek Çoğalır üst üste mal ağır, ağır Hayat bulur canlı dalda, çiçekte Arılar bal yapar taze petekte Kim bilir neler var kuşta böcekte Al deyip toprağa çal ağır, ağır Sitem kar Âlim der geldim kırkına Bir gün tufan oldu bir gün fırtına Baykuş kondu bak şu gönül tahtıma Bir soldu bir açtı dal ağır, ağır ÖYLE NAZLISIN Zaman doldu gayrı git yavaş, yavaş Süzülen bir fidan gibi nazlısın Yüreğin ter temiz gözlerinde yaş Gelinlik kız gibi öyle yaslısın Sözlerinde güven, ihtişam vardı Ayrılık ateşi sinemi sardı Şiirlerde adın mevsim bahardı Hafta’da ay’da bir aramaz mısın? Salınıp yürüsen yer gök imrenir Bilmem ki bu işe nasıl ne denir Asil'lik sendedir, sende demlenir Girsen şu kalbime yaramaz mısın? Sonbahar gelmiştin, gittin yaz ile Türküler söylerdik bin bir haz ile Gel otur yanıma cilve naz ile Verdiğin sözünde duramaz mısın? Görünmez der; Âlim deryanın dibi İçimde fırtına esiyor tipi Daldan dala konan kelebek gibi İstesen yurt yuva kuramaz mısın? HANİ VAR YA Gözlerine bakarken içimdeki bu coşku Hep seni hatırlatır seni ararım sende Hele o gülüşlerin Hani o bakışların,o ihtişamın var ya İşlerdi yüreğime ta derinden derine.. Hazan vurmuş misali şu gönül dağıma bak Zannetmem`ki bir daha yeşerip açsın Dudağında dudağım gezerken ıslak, ıslak Hani o gülüşlerin o titreyişin var ya Beni götürür benden ufkun sonsuzluğuna Bilir misin Bilir misin severken ayrılık acısını Sevgiyi tattın mı hiç. Tattın mı hiç bu aşkın dinmeyen sancısını Hani var ya Karanlık bir geceden korkarak titreyerek Ölüm sessizliğinde yaşayıp yatmak var ya Bilir misin Seni senden kıskanıp umutsuz çaresizce Kaybetmekten korkarak Bunca yıl hasretinle Seni her gün yaşayıp o yok oluşun var ya Oysa sen; Sen bir güneş gibi yakan ateşsin Ben var ya ben Altında eriyen buzdan bir dağım Sen en karizmatik bulunmaz eşsin Oysa ben, Sana taptığım için, seni sevdiğim için Hani var ya, Aşkın deryasında yüzen keşme keş YAZSAN OLMAZ MI? Yar ab; sen bu derdi sattın başıma Kalbine bu kalbi kazsan olmaz mı? Gönlümdeki sevda bu gözyaşımla Kaderi bahtıma yazsan olmaz mı? Onda bin bir kelam ihtişam buldum Onunla ağlayıp onunla güldüm Kırk yıllık ömrümde bir âşık oldum Bitmeden bu oyun bozsan olmaz mı? Bu sevda bu tene sır oldu girdi Ne hallerdeydim ben neye çevirdi Yıkılmam sanırdım yıktı devirdi Mıh gibi saplanıp tutsam olmaz mı? Sordum adın dedim öz dedi durdu Sivaslımı bilmem başkentli yurdu Bir volkan misali yaktı kavurdu Ardından savrulup tozsam olmaz mı? Dardayım ben yar ab kurtar yaradan Kaldır engelleri artık aradan Ya havadan gönder ya da karadan Sarılıp bağrıma bassam olmaz mı? Sitemkâr Âlim der öz var onda öz Aç bak şu kalbime közden daha köz Bizde yalan dolan bizde olmaz söz Hal bilmezse o yar sussam olmaz mı? BEN ÖLMEM YÜZÜNÜ GÖRENE KADAR Dokunma derdime dert bende kalsın Yar gelip merhemi sürene kadar Ya bir haber salsın ya kendi gelsin Ben ölmem yüzünü görene kadar Gözleri Ceylan der kirpik keman ok Onda yol erkân var şans talihi yok Ben sana mecburum ihtiyacım çok Gönlünde gül açıp derene kadar Aşkın yüreğimde filizlendi bak Olur’ mu sevmeden hiç mesut olmak Sensiz haram bana artık yaşamak Bal dudak kirazdan verene kadar Taştım nehir gibi doldukça doldum Çektiğim dert ile sararıp soldum Ne dersen de Gülüm kul kölen oldum Kollar bayram yapıp erene kadar Ne deyip yazdıysam her şey ortada Lanet olsun böyle bahta murada Ben sana muhtacım ben bu dünyada Bırakma sevdiğim gerene kadar Der Âlim kaderim bahtım bu benim Ölmeden sarılıp sevmek isterim Dertliyim ben deme senden beterim Al canım, sevdiğim serene kadar. BEN SENİ UNUTMAK İÇİN SEVMEDİM Mademki aklında ayrılık vardı Neden beni böyle ataşa attın Dert yükü misali dert keder sardı Gel dedim sevdiğim gülüm gelmedin Ben seni unutmak için sevmedim Yağan yağmur gibi akan sel gibi Eski bir tanıdık yaban el gibi Estin yüreğimde estin yel gibi Gel dedim sevdiğim gülüm gelmedin Ben seni unutmak için sevmedim Biz bize yaşarken geldik göz göze Nazar mı değdi de ne oldu bize Yazım kışa döndü gecem gündüze Gel dedim sevdiğim gülüm gelmedin Ben seni unutmak için sevmedim Gönlümde gül açar bülbül öterdi Hasretin içimde yanıp tüterdi Bir selam sabahın gelse yeterdi Gel dedim sevdiğim gülüm gelmedin Ben seni unutmak için sevmedim Kış boran misali yağdıkça doyup Yuvasız kuşlara yurt yuva olup Ölmeden öldürdün kabrime koyup Gel dedim sevdiğim gülüm gelmedin Ben seni unutmak için sevmedim Âlim’in derdine dert koyup attın Kul köle misali beni yalvarttın Ne varsa maziden kalan hep sattım Bekledim sevdiğim gülüm gelmedin Ben seni unutmak için sevmedim. KIZ BU SALTANATI SANA KİM VERDİ Hele bir düşün bak gözümün nuru Aşkı, itikat’ı sana kim verdi Sevmekle bozulmaz aşkın gururu Şiveyi kırat-ı sana kim verdi Bitmeden sermayen kist’i kar'ı bil Dünya'yı bir çiçek kendin arı bil Bil be güzelim bil itibarı bil Bu köşkü bu yatı sana kim verdi Kurarsan bir dostluk baki olmalı Yürek ya durmalı ya kudurmalı Kızıl ırmak gibi taşıp dolmalı Kız bu saltanatı sana kim verdi Sanma böyle gider böyle yaşarsın Bir gün bir soysuza kucak açarsın Hesap var mizan var kimden kaçarsın Bu şevk bu suratı sana kim verdi İster al destine doldur şarap iç İster sür pazara sat bir paha biç Giden gelmez ÂLİM artık vakit geç Bu söz bu sanatı sana kim verdi Ağlama bir tanem ağlama sakın Gam doldu yüreğim dağlama sakın GİTSEM YAVAŞÇA, YAVAŞÇA Arar oldum her dem seni Sorsam yavaşça, yavaşça Yakmaz nar bedenler beni Tütsem yavaşça, yavaşça Doldu vaktim geldi zaman Diledim vermedin aman Bende çalarım saz keman Gitsem yavaşça, yavaşça Türküler söyleyip durdum Gül gibi sararıp soldum Ağardı saçlarım yoldum Bitsem yavaşça, yavaşça Yetmez oldu halım vaktim Kor beden Ateş'te yaktım Sevda'nın selinde aktım Yitsem yavaşça, yavaşça Kırk parça biri bir yerde Bahar'la düştüm bu derde Mihnetim olmazdı ferde Yatsam yavaşça, yavaşça Der Âlim’im çoktur derdi Sevmem der başka bir ferdi Sen'den kalan son eserdi Tatsam yavaşça, yavaşça ÖLDÜR BENİ Yol vermez dumanlı dağlar İçim yanar dışım ağlar Sevdiğim karalar bağlar Öldür beni öldür beni Yak ateşin söndür beni Başın bağlamış geziyor Usanmış candan beziyor Aşkın yüreğim eziyor Öldür beni öldür beni Yak ateşin söndür beni Sanma son sözüm olacak Nehirler taşıp dolacak Selam olsun kucak, kucak Öldür beni öldür beni Yak ateşin söndür beni Yaylalar yeşerdi şimdi Hasretin bağrıma indi Mevsim bahar gün ilkindi Öldür beni öldür beni Yak ateşin söndür beni Yağan yağmur esen yeldin Çağlayıp akan bir seldin İlham kaynağım hoş geldin Öldür beni öldür beni Yak ateşin söndür beni Dağlarda çiçek renge renk Göğsünde gül açmış benek Hepsi yalan ölüm gerçek Öldür beni öldür beni Yak ateşin söndür beni Âlim’im söyleyip yazar Kar etmez dertliye nazar Dilim, dilim azar, azar Öldür beni öldür beni Yak ateşin söndür beni YAVAŞ, YAVAŞ Savruldu rüzgârda düşen yaprağım Eridi kalmadı kar yavaş, yavaş Susuz çöller gibi taşım toprağım Dinle bak derdimi sor yavaş, yavaş Dolaştım dağ bayır yaslandım yere Sel gibi akıyor yolum mahşere Korkarım boş geçen sensiz günlere Ak göğsün üstüne sar yavaş, yavaş Her yıldan bir sitem bir yara aldım Bittim ben tükendim yoruldum kaldım Şiirlerde yazdım bir haber saldım Toprağa kazmayı vur yavaş, yavaş Kurudu yaprağım döküldü daldan Hal hatır bilmeyen ne bilir hâldan Şu sonsuz ufuktan var'ı yaradan Anlayıp yazacak var yavaş, yavaş Ne güneş var artık ne duman ne yel Dünkü dost bildiğim bugün birer el Sözlerim dillerde sazlardaki tel Söyleyip yazmaya var yavaş, yavaş Sitemkâr Âlim der gezdim dolaştım Varmadan menzile kırka ulaştım Topraktan Halk olup toza bulaştım Çatlayıp döküldü nar yavaş, yavaş Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır TLF:05365214981 Bu şiirlerin her türlü telif hakkı şairin kendisine veya temsilcilerine aittir. |
|
Son Güncelleme ( Çarşamba, 21 Ekim 2009 ) |
Strict Standards: Non-static method HTML_content::Navigation() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 549
< Önceki | Sonraki > |
---|
Strict Standards: Non-static method mosHTML::CloseButton() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 552
Strict Standards: Non-static method mosHTML::BackButton() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 555