Deprecated: Function split() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/index2.php on line 136
Besteciler.org 2006-2016 - Ahmet Kaya 2
Strict Standards: Non-static method mosMainFrame::sessionCookieName() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/frontend.php on line 34

Strict Standards: Non-static method hwd_vs_Config::get_instance() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/hwd_vs_videocontent.mambot.php on line 52

Strict Standards: Non-static method hwd_vs_Config::get_instance() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_hwdvideoshare/core/template.php on line 24

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/phpInputFilter/class.inputfilter.php on line 457

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/phpInputFilter/class.inputfilter.php on line 459

Strict Standards: Non-static method HTML_content::Title() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 469

Strict Standards: Non-static method HTML_content::PdfIcon() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 472

Strict Standards: Non-static method mosHTML::PrintIcon() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 475

Strict Standards: Non-static method mosAdminMenus::ImageCheck() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/joomla.php on line 2328

Strict Standards: Non-static method HTML_content::EmailIcon() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 478
Ahmet Kaya 2
Strict Standards: Non-static method HTML_content::EditIcon() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 631

Strict Standards: Non-static method HTML_content::Section_Category() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 510

Strict Standards: Non-static method HTML_content::Section() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 754

Strict Standards: Non-static method HTML_content::Category() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 757

Strict Standards: Non-static method HTML_content::Author() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 513

Strict Standards: Non-static method HTML_content::CreateDate() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 516

Deprecated: Function ereg() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/joomla.php on line 3762

Strict Standards: Non-static method HTML_content::URL() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 519

Strict Standards: Non-static method HTML_content::ModifiedDate() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 535

Deprecated: Function ereg() is deprecated in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/joomla.php on line 3762

Strict Standards: Non-static method HTML_content::ReadMore() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 538
Yazar Administrator   
Cumartesi, 23 Haziran 2007

Strict Standards: Non-static method HTML_content::TOC() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 525

Sample Image

BU YALNIZLIK BENİM


Söz : Yusuf Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya


Sana bir gün bu mektubum ulaşır
Açarsın ah eline kan bulaşır
Çürür bir yerlerde çırılçıplak cesedim
Sedyeyle taşınır kan çiçekleri
Adımların, adımların, adımların birbirine dolaşır.

Nazlı ırmak boylarından, ılık rüzgarlarla geldim
Çiçek istediler verdim, şarkı dediler söyledim
Ömrümün yarısı kavgayla geçti
Ben böyle, ben böyle, ben böyle yalnızlık görmedim.

Beni bir gün bu şarkıyla anarsın
İçinden kopar bir tel ağlarsın
Gecikmiş bir vefa kalıntısıyla
Polis kaydından sildirip adımı
Pencerenin, pencerenin,
pencerenin buğusuna yazarsın

Darmadağın bir evden
sabah ezanıyla çıktım
Denizler üstüme gelmeyin
Kuşlar ne olur didişmeyin
Şarkımı esmer bir hasrete sundum
Bu yalnızlık, bu yalnızlık,
bu yalnızlık benim ilişmeyin


İNAYET SAATİ


Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya


Haliç’te bir vapuru vurdular dört kişi
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu

Deli Cafer, İsmail, Tayfur ve Şaşı
Maktulün Onbeş yıllık arkadaşı
Üç kamarot öteki aşçıbaşı
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi

Cinayeti kör bir kayıkçı gördü
Ben gördüm kulaklarım gördü
Vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü
Hiç biriniz orada yoktunuz

Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Onüç damla gözyaşı saydım
Allah'ına kitabına sövüp saydım
Şafak nabız gibi atıyordu
Sarhoşdum kasımpaşa’daydım
Hiç biriniz orada yoktunuz

Haliç’te bir vapuru vurdular dört kişi
Polis katilleri arıyordu
Deli Cafer, İsmail, Tayfur ve Şaşı
Üzerime yüklediler bu işi
Sarhoştum kasımpaşa’daydım
Vapuru onlar vurdu ben vurmadım
Cinayeti kör bir kayıkçı gördü
Ben vursam kendimi vuracaktım.


DEMEDİM Mİ HAYDAR


Söz : Yusuf Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya


Biz dağlarda keklik idik
Şimdi bu çöplükte karga olduk
Bizim de boyumuzu aştı bu şehir
Yerlere serildik madara olduk.

Demedim mi Haydar, demedim mi sana
Bu İstanbul yutar adamı
Demedim mi Haydar, demedim mi söyle
Bu şerefsiz geceler satar adamı.

Biz umutlar yolcusuyduk
Rakı sofrasında bir meze olduk
Bizim de harcımız değildi sevmek
Yosmalar içinde kepaze olduk.


DİYARBAKIR TÜRKÜSÜ


Söz : Yusuf Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya


Diyarbakır ortasında vurulmuş uzarım
Ben bu kurşun sesini nerde olsa tanırım
Bu dağlarda gençliğim çayı cayır yanarken
Ay vurur gözyaşıma ben gecede kalırım.

Üzülme sen, üzülme başını öne eğme
Gün olur kavuşuruz, dert etme Diyarbakır
Ağlama sen ağlama kanlı bezler bağlama
Bu yangın söner bir gün, ağlama Diyarbakır.

Diyarbakır yolunda toz olmuş dağılırım
Bu hırçın depremlerle sarsılırım kanarım
Arkadaşların yüzü ağır ağır solarken
Gün doğar yaylalara, kahrımdan utanırım.

Ey fırtınalı bayır, ey mazlum Diyarbakır
Dağlarında kızıl ateş, alnımda kızıl bakır
Çiğdemler solar gibi, anneler yanar gibi
Dizlerine döküldüm, ağlama Diyarbakır.


DOKUNMA YANARSIN


Söz : Yusuf Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya


“Çocukluğum çıraklıkta geçti kir pas içinde
Gençliğim korsan yürüyüşlerde eylemlerde
Hapse erken düştüm, copla erken tanıştım
Küçük voltalardan bıktım usandım
Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda
Adımlarımı saymadan
Geriye dönüp bakmadan, usanmadan, bıkmadan
Deli taylar gibi koşmak istiyorum
Ve görüyorsun ki aşkı beceremiyorum
Beni kendi halime bırak yavrucum
Ben yolumu nasıl olsa bulurum”

Upuzun cayırlarda yalınayak koşmak istiyorum
Saçlarım rüzgara konuk yüzüm dağlara dönük
Göğsümün çeperini ölümle sınayan esaret
Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret
Kıyasıya vuruşsun, vuruşsun istiyorum
Koşmak... koşmak istiyorum sevgilim, koşmak istiyorum
Dönemezsem beni affet...
Kıyasıya vursun, vursun istiyorum
Koşmak istiyorum sevgilim, koşmak, koşmak...
Dönemezsem beni affet...

Firarilerin uzmanı olmuşum
Bütün istasyonlarda afişim durur
Beni bir çocuk bile vurur
Dokunma bana fişlenirsin
Dokunma bana ellerin tutuşur
Dokunma bana çıldırırsın
Dokunma bana sende yanarsın.

“Koşmak egzozların molozların yağmaların kıyısından
Onca insafsızlıkların, onca haksızlıkların
Manzarasızlıkların, parasızlıkların, Allahsızlıkların kıyısından
Kimseye ve hiçbir şeye değmeden
Ciğerlerimi yok edercesine
koşmak istiyorum.
Yerken içerken, meşk ile
kendinden geçerken birileri
Namlunun ucunu görünce sıvışırken birileri
Birileri ölüp, birileri nutuk atarken köşe yazılarında
Kavga etmeden, bir daha tutuklanmadan
Ve küfür etmeden
Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum”

Avucunu son bir defa ağlamadan tutmak istiyorum
Gözlerim yüzüne küskün
sazım sevgine suskun
Saatti ayrılığa kurmuşum olmaz teslimiyet
Ziyan aklımı senle bozmuşum
İçerim felaket
Kurşunlara geleyim, geleyim istiyorum
Ölmek, ölmek istiyorum, ölmek istiyorum sevgilim
Sağ kalırsam affet...
Kurşunlara geleyim, geleyim istiyorum
Ölmek istiyorum sevgilim, ölmek, ölmek...
Sağ kalırsam affet...
Firarilerin uzmanı olmuşum
Bütün telsizlerde adım okunur
Beni bir çocuk bile bulur
Dokunma bana çıldırırsın
Dokunma bana ellerin tutuşur
Dokunma bana fişlenirsin
Dokunma bana sende yanarsın...


FOSSO NEJDAT


Söz : Yusuf Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya


Elinde bir buzdağ şişe
Dolanıyor köşe köşe
Şimdi karakola düşe
Cop titirina nirinomda
Hop tirina nirnom
Sivri burun top yumurta
Nara basar uluorta
Bekçileri tarta tarta
Tir tirina nirinomda
Tara tirina nirinomda
Gene böyle zirzop
Gece bekçisi demiş hop
Belinin ortasına cop
Cop titirina nirinomda
Hop tirina nirnom
Geçirmiş bir siyah şalvar
Poz kesiyor gaddar gaddar
Tesbihi sarı kehribar
Şık tirina nirinomda
Tok tirina nirinom
Gece böyle yan yan
Hava basarak bir yandan
Karakolun sokağından
Pat tirino nirinomda
Pata küte de nirinom
Şapkası tam sekiz köşe
Zevkten olmuş dokuz köşe
Güveniyor on kardeşe
Hot tirina nirinomda
Zot tirina nirinomda
Mahalleli bezmiş ama
Çıkamıyor kimse cama
Adam değil sanki kazma
Hoşt tirina nirinomda
Foşt tirina nirinomda
Gene böyle bir gün çalım
Yürüyorken zalım zalım
Demişler ki gel bakalım
Şak tirina nirinomda
Şaka şukada nirinom
Fosso Necdat demiş aman
Anlamış vaziyet yaman
Kafasından çıkmış duman
Fos tirina tirinomda
Fıs tirina nirinom.


Geçmiyor günler


Söz : Sebahattin Ali
Müzik : Ahmet Kaya


Burka çiçekler açmıyor
Kuşlar süzülüp uçmuyor
Yıldızlar ışık saçmıyor
Geçmiyor günler geçmiyor.

Avluda volta vururum
Kah düşünür otururum
Türlü hayaller görürüm
Geçmiyor günler geçmiyor.

Dışarıda mevsim baharmış
Gezip dolaşanlar varmış
Günler su gibi akarmış
Geçmiyor günler geçmiyor.

Gönülde eski sevdalar
Gözümde dereler bağlar
Aynadan hayalin ağlar
Geçmiyor günler geçmiyor.

Yanımda yatan yabancı
Her söz zehir gibi acı
Bütün dertlerin en gücü
Geçmiyor günler geçmiyor.


GİDERİM / Video Klip


Söz : Yusuf Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya


Artık seninle duramam
Bu akşam çıkar giderim
Hesabım kalsın mahşere
Elimi yıkar giderim

Sen zahmet etme yerinden
Gürültü yapmam derinden
Parmaklarımın üzerinden
Su gibi akar giderim

Artık sürersin bir sefa
Ne cismim kaldı ne cefa
Şikayet etmem bu defa
Dişimi sıkar giderim

Bozar mı sandın acılar
Belaya atlar giderim
Kursun gibi mavzer gibi
Dağ gibi patlar giderim

Kaybetsem bile her şeyi
Bu aşkı yırtar giderim
Sinsice olmaz gidişim
Kapıyı çarpar giderim

Sana yazdığım şarkıyı
Sazımdan söker giderim
Ben ağlayamam bilirsin
Yüzümü döker giderim

Köpeklerimden kuşumdan
Yavrumdan cayar giderim
Senden aldığım ne varsa
Yerine koyar giderim

Ezdirmem sana kendimi
Gövdemi yakar giderim
Beddua etmem üzülme
Kafama sıkar giderim.


GREV


Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya


Oy bilesen ki ben haa
Taş döven demir döven
Oy bilesen ki ben haa
Toz toprak içinde şanlı
Sıfat atım kat’ i çopur
Ellerim mağrur yağlı
Oy bilesen ki ben haa
Yerden cevahir söken
Zincirini yitirmiş dev
Erken üzre dir feryadım
Grev hakkımı isterim
Grev hakkımı isterim
Grev hakkımı isterim
Grev!..


GÜZEL GÜNLER

Söz : Hasan Hüseyin Korkmazgil
Müzik : Ahmet Kaya
 
 Dalgındım dağlar gibi
Türkülüydüm çınar çınar
Ne kızarıp giden sarı
Ne kızarıp gelen yeşil
Dikilmiş dikmenin de
Hoşçakal köprüsünün
Tam da mendil sallıyordum güzel günlere

Güzel günler güzel günler hey güzel günler
Gözlerinde gidenimin hey güzel günler
Güzel günler güzel günler hey güzel günler
Ellerinde gelenimin hey güzel günler

Balık attım olta tuttum
Yaşadım gençliğimi
Masal oldu çocukluğum
Gençliğim bahar seli
Ve bir akşam birdenbire
Bir bulvar otelinde
İnce bir dal değdi alnıma
Koptu sazımın teli

Güzel günler güzel günler hey güzel günler
Gidenimin gözlerinde hey güzel günler
Güzel günler güzel günler hey güzel günler
Ellerinde gelenimin hey güzel günler

Güzel günler güzel günler hey güzel günler
Gözlerinde gidenimin hey güzel günler
Hey günler hey hey günler hey güzel günler
Ellerinde gelenimin hey güzel günler
Hey günler hey hey günler hey güzel günler
Gözlerinde gidenimin hey güzel günler...

HAÇAN ÖLESİM GELİR

Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya

Haçan demir dökende
Ateş yiyesim gelir
Gök sofraya çökende
Doruklardan sesim gelir.

Dağdan yürek sökende
Kurşun dökesim gelir
Çatal şimşek çakanda
Yağmur perde çekende

Derya göğe çıkanda
Haçan ölesim gelir.

HALAY HAVASI
 
Söz : Hasan Hüseyin Korkmazgil
Müzik : Ahmet Kaya

Gökte bulut yerde kar
Seçilmez olmuş dağlar
Ne bir ses ne bir ışık
Oy lili, oy lili, oy lili
Ağamsın sen
Paşamsın sen karanlık
Namlular ışıtmaz geceyi, oy lili.

Çevirdiler gece vakti
Dağların gecesiydi
Aslan gibi bir yiğit
Oy lili, oy lili, oy lili
Ağamsın sen
Paşamsın sen karanlık
Kelepçe ışıtmaz geceyi, oy lili.

Vurun beni kemik kemik
Sökün beni tırnak tırnak
Deri deri yüzün beni
Oy lili, oy lili, oy lili
Aslan gibi bir yiğit
Sevdası da sevda ha
Ne bir ses ne bir ışık
Ağamsın sen
Paşamsın karanlık
İşkence ışıtmaz geceyi, oy lili.

Oy lili hayran sana
Yarınlar bayram sana
Karalığın devleri cüceleri
Aydınlığın oy lili oy lili
Gel sallana sallana bir oyana bir bu yana
Çocukça düşe kalka derlenip toparlana
Oy lili oy lili.

HARAMİLER

Söz : Hasan Hüseyin Korkmazgil
Müzik : Ahmet Kaya

Yel eser yücelerden
Türküler hecelerden
Göz değil yaylım ateş
Sürmesi gecelerden.

"Olta attım ipi yok
Balta tuttum sapı yok
Nere gitmiş bu evler
Pencere var kapı yok."

Oy bahçeler bahçeler
Bahçede kuzu meler
Vura vura götürdü
Yavrumu haramiler

"Gelen gitti... Gelen gitti
Ağlayan gülen gitti
Yerle yeri toprak bozuk
Gül ektim diken bitti."

Soba kurdum tütüyor
Tütün gül tutuyor
Düştü düşman nalına
Taş zindanda yatıyor.


Hasretinden prangalar eskittim


Söz : Ahmed Arif
Müzik : Ahmet Kaya


Ard-arda bilmem kaç zemheri geçti
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç bahar leylim,
Hasretinden prangalar eskittim
Karanlık gecelerde kendimden geçtim
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yandan bir bu yandan
Elma yanaktan

Açar kan kırmızı yedi verenler
Kar yağıyor bir yandan
Savrulur Karaca dağı, savrulur Zozan
Bak bıyığım buz tuttu
Üşüyorum ben.
Zemheri de uzadıkça uzadı
Seni baharmışsın gibi düşünüyorum
Seni Diyarbekir gibi düşünüyorum.


HİÇBİR ŞEYİMSİN


Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya


Sen benim hiç bir şeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın anlaşılmaz
Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahi fesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykum arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak
Sen benim hiçbir şeyimsin.


İÇERDEN ÇIKAN ADAM


Söz : Yusuf Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya


İçerden çıkacak birazdan adam
Yılların tortusu çökmüş yüzüyle
Alnını güneşe serecek adam.

Uykusuz ranzalar suskun voltalar
Geride kalacak ve ah hüzünle
Bir kül gibi savrulup gülecek adam
Kar yağmıştır sardunyanın üstüne
Anılar toza toza bulanmıştır.

Kitaplar sobada yanmış
Ah sazlar duvarda kalmış
Güzelim şarkılar yağmalanmıştır.

İçerden çıkacak birazdan adam
Yıpranmış bavulu, hantal sesiyle
Kendini yollara vuracak adam.

Yüz çeviren dostlar sinsi tavırlar
Açığa çıkacak ve ah kendiyle
Bir ince hesabı görecek adam
Susamıştır tebessümün seyrine
Saçları hiçbir gün okşanmamıştır.

Bir ihtilal kadar yalnız
Ah vefanız kadar yanlış
Mümkünse farz edin yaşamamıştır


İYİMSER BİR GÜL


Söz : Yusuf Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya


Uyandım seni düşündüm
Birden bire duvar birden bire gece yarısı
Uyandım seni düşündüm hadi yar
Ay göğsümün ay göğsümün sol yarısı.

Su bulanınca
Meydanlarda sesin, sesin, sesin yırtılınca
Hiç dostun kalmayınca
Sarsılmış bir ömrün basamaklarından
Görüşmeye gel ne olur
İyimser bir gül olsun dudaklarında
İyimser bir gül olsun dudaklarında
İyimser bir gül olsun dudaklarında

Dert etme iyiyim ben
Ara sıra mahşer ara sıra yaşama hırsı
Dert etme iyiyim hadi yar
Ay hüznümün ay hüznümün tütün sarısı

Kan bulaşınca
Yangınlarda yüzün, yüzün, yüzün parlaşınca
Saçların tutuşunca
Zorlanmış bir hükmün tutanakların
Görüşmeye gel ne olur
İyimser bir gül açsın yanaklarında
İyimser bir gül açsın yanaklarında
İyimser bir gül açsın yanaklarında


JİLET YİYEN KIZ
 
Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya
 
O kızı nerde nasıl görsem
Aklımı başımdan alır ağzı
Saçları şıra köpüğü desem
Kaşları bıçak izi kırmızı

Yakut pulları mı bu ne görkem
Kanlı gözbebeklerindeki yazı
Beni nasıl büyüledi bilmem
Kirpikleri örümcek kırmızı

Kızıl demirden bir ünlem
Salınması yangın yalazı
Korkmasam öpmeye eğilsem
Dişleri elektrik kırmızı

Jilet yiyen kız Merih’li gecem
Birlikte bulacağız belamızı
Sonumuz kuşkusuz cehennem
Kırmızı kırmızı kırmızı

Çarpılmışım başım sersem
Sevdim jilet yiyen kızı
Göğsündeki kumrulara değsem
Gagaları zehirli kırmızı

İçerse kezzap içer hem
Sarhoş da olmaz azıp bazı
Yasak bölgelerine insem
Tüyleri ısırgan kırmızı

Gece gündüz tek düşüncem
Kasıklarımdaki ince sızı
Artık kimseyle sevişemem
Anladım sevişmek kırmızı

Jilet yiyen kız Merih’li gecem
Birlikte bulacağız belamızı
Sonumuz kuşkusuz cehennem
Kırmızı kırmızı kırmızı


KAÇAK VE ANNE


Söz : Yusuf Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya


Uçtum ateş üstüne
Dağlansın diye sızım
Sorma halim ne olur
Yoruldum anlamsızım.

Yağmur doldu içime
Açım sigarasızım
Uyuyor musun anne
Ben geldim; vefasızım.

Suç oldu suç üstüne
Her şarkım her yazım
Vuruştum türkülerle
Kanla beslendi sazım.

Bir rüzgarın önünde
Kaçağım kuralsızım
Duyuyor musun anne
Yalnızım çok yalnızım.

Ah dalsam dizine
Uyusam doymaksızın
Sabah olmasa gece
Kaçmaktan dermansızım.

Sür beni gül yüzüne
Gitsem de kalsın sızım
Ağlıyor musun anne
Gidiyor hayırsızım.


KAÇAKÇI KURBAN


Söz : Yusuf Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya


Lele kurban ben olayım
Ah göğsünde ben olayım
Senin yerin sıcak kalsın
Ah yine giden ben olayım.

Lele kurban zor gelir
Dağlara giden zor gelir
Avcı yaralar kekliği
Altum' a giden zor gelir.

Lele kurban boşa gider
Ne söylersen boşa gider
Çiğnenir ektiğin güller
Ah emeklerin boşa gider.

Lele kurban gülü verin
Dönemsem de gülü verin
Mayın tarlasına düştüm
Kan kırmızı gül verin.


KADINLAR

Söz : Hasan Hüseyin Korkmazgil
Müzik : Ahmet Kaya

Üç etekli ak puşulu türkü bakışlı
Kadınlar yürüyor dağlara doğru
Leylak moru gül kurusu dağlara doğru
Özlemlerle acılarla bir Anadolu
Sivaslı mı Urfalı mı bilemem gayri
Kadınlar kadınlar dağlara doğru
Çalı çırpı sıla gurbet dağlara doğru
Sarı sıcak ak cibinlik dağlara doğru
Ordu ordu çekip gider ay çiçekleri.

Bakma turaç bakma bana bakma el gibi
Bilemezler avcının kim olduğunu
Sezmişler düşmanın kokusunu
Kadınlar kadınlar dağlara doğru
Özlemlerle acılarla bir Anadolu
Bu sıtmalı gecelere bu beşikleri
Bakma turaç bakma bana bakma el gibi.


Kara Yazı


Söz : Sebahattin Ali
Müzik : Ahmet Kaya


Geçmedi yare sözümüz
Yollarda kaldı gözümüz
Yere sürüldü yüzümüz
Böyleymiş karayazımız.

Çiçekler açılmaz oldu
Pınarlar içilmez oldu
Yar bize gülmez oldu
Böyleymiş kara yazımız.

Yalnız ona yar demiştik
Onda bir şey var demiştik
O bizi anlar demiştik
Böyleymiş kara yazımız.

Hey gönül gene bu gece
Kederim geceden yüce
Gel susalım beraberce
Böyleymiş kara yazımız.


KARDELENLER AÇINCA


Söz : Yusuf Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya


Bayrakları göndere çeken çocuklar
Aç bir destandır kan gölü gruplarda
Bir çocuk ağlar ağlar durur
Bir ana tandıra düşer kavrulur
Bir gelin parmağıyla deşer rahmini
Radyoda ince saz, ney taksim
Büyür çetelerin hıncı
Kent ince ince susar
Ve korku bir kahpe yaradır içerden işler
Vurur hançerini şah damardan ihanet
Satarsın ulan satarsın
Açılmamış gonca gülünü.”

Gökte yıldız kayınca, için yanınca
Gözlerin ıslanınca, akşam olunca
Dön yüzünü dağlara, bir mavzer gibi
Sabır zorlayınca, sel kabarınca.

Kar tanesi uçunca, çiğ tükenince
Kardelenler açınca, otlar bitince
Avucumda ateşle, dönerim sana
Toprak uyanınca, bahar gelince.


Kız Kaçıran


Söz : Sebahattin Ali
Müzik : Ahmet Kaya


Dağlar dik çeşmeler kuru
Yarimin benzi çok sarı
Ölüm var dönülmez geri
Yürü yağız atım yürü.

Yarim bu gece yoruldu
Kaçırdığıma darıldı
Bak daha sıkı sarıldı
Yürü yağız atım yürü.

Dağlar geçilmiyor kardan
Aman yok ki jandarmadan
Ayrılamam ben bu yardan
Yürü yağız atım yürü.

Peşime düştü takipler
Boynumu bekliyor ipler
Zeybekler seni ayıplar
Yürü yağız atım yürü.


LİLİ MARLEN TÜRKÜSÜ


Söz : Attila İlhan
Müzik : Ahmet Kaya


Akşam olur mektuplar hasretlik söyler
Zagreb radyosunda Lili Marlen türküsü.
Siperden sipere ateş tokuşturanlar
Karanlıkta dem tutan ishak kuşu.

Biz insanlar/dünyalılar yemin ettik imanımız var
Hürriyet için, hürriyet aşkına
Savulacak dönem
Savulacak düşman
Dehrin cefasını çektik
Sefasını süreceğiz.

Akşam olur mektuplar hasretlik söyler
Zagreb radyosunda Lilimarlen türküsü
Dost ağlar karanfilim, dost ağlar karanfilim
Marş söylemeden ölmek bize yakışmaz.

Son Güncelleme ( Salı, 29 Nisan 2008 )
 
Strict Standards: Non-static method HTML_content::Navigation() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 549

Strict Standards: Non-static method mosHTML::CloseButton() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 552

Strict Standards: Non-static method mosHTML::BackButton() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 555