Strict Standards: Non-static method mosMainFrame::sessionCookieName() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/frontend.php on line 34
Strict Standards: Non-static method hwd_vs_Config::get_instance() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/mambots/content/hwd_vs_videocontent.mambot.php on line 52
Strict Standards: Non-static method hwd_vs_Config::get_instance() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_hwdvideoshare/core/template.php on line 24
Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/phpInputFilter/class.inputfilter.php on line 457
Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w0088739/besteciler/includes/phpInputFilter/class.inputfilter.php on line 459
Yazar Administrator | |
Pazartesi, 14 Mayıs 2007 | |
Strict Standards: Non-static method HTML_content::TOC() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 525
Dadaloğlu Aslımı sorarsan Avşar soyundan Ayrı düştüm aşiretten beyimden Pınarbaşı'ndan da beş yüz evinen Çıkıp da cana kıyanlardanım Çekerim çileyi böyl'olsun bugün Alırım mı sandın şol Kozan Dağın Biz bir kurt idik de Bozoklu köyün Ürkütüp sürüsün yiyenlerdenim Dadaloğlum der de böyle olmazdım Gördüğüm günlerin birini görmezdim Kavga kızışınca geri durmazdım Meydanda kardaşa kıyanlardanım AVŞAR ELLERİ Dadaloğlu Kalktı göç eyledi avşar elleri Ağır ağır giden eller bizimdir Arap atlar yakın eyler ırağı Yüce dağdan aşan yollar bizimdir Belimizde kılıcımız kirmani Taşı deler mızrağımın temreni Hakkımızda Devlet Vermiş Fermanı Ferman padişahın dağlar bizimdir Dadaloğlum yarın kavga kurulur Öter tüfek davlumbazlar vurulur Nice koç yiğitler yere serilir Ölen ölür kalan sağlar bizimdir Ölürüz De Kömür Gözlüm Ölürüz Dost Ağlasın Zalim Felek Utansın Kıyamette Kavuşmak Var Biliriz Dost Ağlasın Kahpe Felek Utansın Bir Çıkmaza Girdi Bugün Yolumuz Geçit Vermez Sağımızla Solumuz Kalır Gayri Bizim Burda Olumuz Mert Ağlasın Namert Olan Utansın Avşar İli Yaylasına Göçmedik Aşın Yeyip Sularını İçmedik Tenhalarda Kendimizden Geçmedik Can Ağlasın Hain Felek Utansın Dadaloğluyum Yine Coştu Çağladı Ak Üstüne Karaları Bağladı Firkat Odu Yüreciğim Dağladı Ben Ölende Çapanoğlu Utansın Avşar İçinde Ben Güzel Gördüm Dadaloğlu Avşar içinde ben güzel gördüm Koz ar arasından çeker göçünü Kınalamış ayağını başını Sırma ile örmüş sümbül saçını Her sabah her sabah kendini över Altın saç bağları topuğu döver Sâde kaşı ile gözleri değer Acem ülkesinin taç-ı tahtını Dadaloğlu al yanağın gülünden Misk kokuyor saçlarının telinden İnce belli nazlı yarin dilinden Birkaç sene bekleyelim Hacını Dadaloğlum yarın kavga kurulur Öter tüfek davlumbazlar vurulur Nice koç yiğitler yere serilir Ölen ölür kalan sağlar bizimdir HER SABAH SEYRAN GEZERKEN Dadaloğlu Her sabah, her sabah seyran gezerken Iras geldim selvi boylu fidana Top top olmuş kirpikleri bölünmüş Hoş benzettim samur kaşlar kemana Al yanağın elmas m'ola kar m'ola Çapraz vurmuş düğmeleri dar m'ola Acep mislin şu cihanda var m'ola İnsem gitsem Hindistan'a Yemen'e Eliftir kirpiği Ira'dır kaşı Bu güzellik sana Mevla bağışı Arasam cihanda bulunmaz eşi Hiç mislin gelmemiş devr-i zamana Dadaloğlum der de, hûbların hası Ferhat'ın Şirin'i Mecnun Leyla'sı Aklım eğlencesi gönlüm yaylası Bir yel esti başımdaki dumana ILGIT ILGIT SEHER YELİ ESİYOR Dadaloğlu Ilgıt, ılgıt seher yeli esiyor Gâvur dağlarının başı dumanlı. Gönül binmiş aşk atına aşıyor Bire beyler cünunluğun zamanı mı? Aşağıdan iskân evi gelince Sararıp da gül benzimiz solunca Malım mülküm Seyfi gözlüm kalınca Kaypak Osmanlılar size aman mı? Aşağıdan iskan evi geliyor Bezirgânlar koç yiğide gülüyor Kitabın dediği günler oluyor Yoksa devir döndü âhir zaman mı? Aşağıda akça çığın ötünce Katar başı mayaların sökünce Şahlan ferman Türkmen ili göçünce Daha da hey Osmanlı'ya aman mı? Dadaloğlum sevdası var başımda Gündüz hayalimde, gece düşümde Alışkan tüfekle dağlar başında Azrail'den başkasına aman mı? KOŞMA Dadaloğlu Çıktım yücesine seyran eyledim Cebel önü çayır çimen görünür. Bir firkat geldi ki coştum ağladım Al yeşil bahçeli Kaman görünür. Şaştım hey Allah'ım ben de pek şaştım Devrettim Akdağ'ı Bozok'a düştüm Yozgat'ın üstünde bir ateş seçtim Yanar oylum oylum duman görünür. Biter Kırşehir'in gülleri biter Çığrışır dalında bülbüller öter Ufacık güzeller hep yeni yeter Güzelin kaşında keman görünür. Gönül arzuladı Niğde'yi, Boru Gün günden artmakta yiğidin zârı Çifte bedestenli koca Kayseri Erciyes karşısında yaman görünür. Dadaloğlum da der zatından zatı Çekin eyerleyin gökçe kır atı Göçmek değil bizim ilin muradı Ak yâre gitmemiz güman görünür. SANA DERİM HASAN KALESİ Dadaloğlu Sana derim Hasan Kalesi sana Alt yanında dövüş oldu, yön oldu Yiğit olan yiğit çıktı meydana Koç yiğitler arap ata bin oldu. Akşamki gördüğüm şu kara düşler Hesaba gelmedi kesilen başlar Eyerlen atımı küçük Kardaşlar Hünkâr tarafından bize gel oldu. Akşamınan ikindinin arası Aldı beni şu düşmanın yarası Ecel geldi ölmemizin sırası Ağladı el-oba gözü kan oldu, Dadaloğlum der ki belim büküldü Gözümün cevheri yere döküldü Üçyüz atlı ile cenge çıkıldı Yüzü geldi iki yüzü dön oldu. YEDİ İKLİM DÖRT KÖŞEYİ DOLANDIM Dadaloğlu Yedi iklim dört köşeyi dolandım Meğer dünya her tarafta bir imiş Ben dünyayı Al'Osman'ın sanırdım Meğer dünya yüz sultanlık yer imiş İrili ufaklı insan piç oldu Onlar doğdu geçinmesi güç oldu Altı Arap atı şahbaz nic'oldu Mamur sandım yalan dünya çürümüş Okuduğun tutmaz oldu alimler Kalktı da adalet arttı zulümler Terlemeden mal kazanan zalimler Can verirken soluması zor imiş Kulak verdim dört köşeyi dinledim Meğer gıybetimi eden çoğ imiş Çok yaşayıp mihnet ile ölmeden Az yaşayıp dem sürmesi yeğ imiş Dadaloğlum der ki sözüm vasiyet Benim sözümü dinleyene nasihat Besmelesiz kazanılan piç evlat O da dünyada ziyankar imiş YİNE TUTTU GAVUR DAĞ'IN BORANI Dadaloğlu Yine tuttu Gavur Dağ'ın boranı Hançer vurup açarlardı yaramı Sana derim Mıstık Paşa ereni İçindeki bunca beyler nic'oldu Sabahaca kandilleri yanardı Soytarılar fırıl fırıl dönerdi Ha deyince beş yüz atlı binerdi Sana inip konan beyler nic'oldu Ağlayı ağlayı Dadalım söyler Vefasız dünyayı şu insan neyler Bir yiğidi bir kötüye kul eyler Şimd'en sonra yaşaması güç oldu YÜCE DAĞ BAŞINDA KAMBER TAY OLUR Dadaloğlu Yüce dağ başında Kamber tay olur Korkarım ki emeklerim zay'olur Sevda sevda derler üç beş ay olur Bizim sevda senesini doldurur Arkını yaptım da suyu akmıyor Kahpe felek hiç yüzüme bakmıyor Çok yuva bekledim cücük çıkmıyor Boş yuva bekleyen yoz kuşa döndüm Şu felekle bir oyuncak oynadım Oynadım da oyunumda yenildim Farzını kıldım sünnetinde yanıldım Beş vakit namazı kılmışa döndüm Der Dadaloğlum da nedim n'etmeli Sözlerimi birem birem tutmalı Mirasçıya kalacak malı n'etmeli Üç beş oğlan olmadıktan geru
|
|
Son Güncelleme ( Cuma, 15 Haziran 2007 ) |
Strict Standards: Non-static method HTML_content::Navigation() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 549
< Önceki | Sonraki > |
---|
Strict Standards: Non-static method mosHTML::CloseButton() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 552
Strict Standards: Non-static method mosHTML::BackButton() should not be called statically in /www/htdocs/w0088739/besteciler/components/com_content/content.html.php on line 555